Kedi Ve Köpek Pansiyonumuz
Pansiyonumuza gelen köpeğinizve kediniz uzman veterinerlerimiz tarafından sürekli gözlem altında tutulmaktadır. Dilerseniz pansiyon sürecinde köpeğinizin aşı takvimine uygun olarak yapılması gereken aşılarını yapabiliyoruz.
Çiftliğimiz 8000 m2 alan üzerine kuruludur. Pansiyonumuza gelen köpekleriniz günde 3-4 sefer tuvalet ihtiyaçları ve günlük enerjilerini atmaları için gezdirilirler.
Her bir gezinti süresi ortalama 30 dakika sürmektedir.Gezinti alanları 1000 m2 lik ayrı ayrı bölümlerdir.
Pansiyonumuza gelen tüm köpeklerin periyodik muayeneleri veteriner hekimlerimiz tarafından yapılmaktadır.
Günlük rutin yapılması gereken göz, kulak temizlikleri ve süresi gelmiş yapılması gereken aşılarda yine aynı şekilde veteriner hekimlerimiz tarafından yapılmaktadır.
Maksimum 50 köpekve kedi kapasiteli kafeslerimiz 4-6 metrekare olarak dizayn edilmiştir. Ev ortamında yaşayan köpek ve kediler için kapalı alan kafesler, bahçede yaşayan köpekleriniz için açık alanda kafeslerimiz mevcuttur.
Köpek ve kedilerinizin beslenmesi sizin tercih ettiğiniz mama ile yapılacaktır.Günde iki kez beslenme yapılmaktadır.
Hergün periyodik olarak oyun ve sosyalleşme uzman ekibimiz takibinde yapılmaktadır.
Köpek ve kedinizi getirmeden önce rezervasyon yaptırmanızı öneririz.
İletişim için 530 222 40 93
Affenpinscher isminin anlamını hem görünüm hem de davranışlar açısından çok güzel yansıtmaktadır. Almanca "Affen" kelimesi maymun, "pinscher" ise terrier anlamına gelmektedir. Fransada ise bu ırk bıyıklı küçük şeytan anlamına gelen "diablotin moustachu" olarak bilinmektedir. Affenpinscher apartman yaşamına uygun bir köpektir. Dışarıda oynamaktan hoşlanan Affenpinscher ev dışında yaşayamaz. Enerjik ve aktif bir köpek olmasına rağmen egzersiz gereksinimi ev içinde veya bahçede yapılan oyunlar ve tasmalı kısa yürüyüşler ile karşılanabilir. Airedale Terrier Bir terrier için dev gibi bir görünüşü vardır. Bir zamanlar porsukları, ayıları ve kurtları avlamak için kullanılırdı. Ancak yıllar sonra centilmen bir köpek haline geldi. Sabırlı, sevimli ve cana yakındır. Sevildiğini ve kendisine saygı gösterildiğini hissetmeye ihtiyacı vardır. Hırçınlık yapabilir. Alaskan Malamute Alaskan Malamute, apartman hayatı için uygun değildir. Aktif bir ırk olması nedeni ile en azından büyükçe bir bahçeye gereksinimi vardır. Eğer bahçeli bir evde oturuyor ve Malamutu bahçe sınırları içinde tutmak istiyorsanız, yüksek bir çit oluşturmalı ve çitin tabanını toprağa derine gömmelisiniz. çünkü Malamutların kazma içgüdüleri kuvvetlidir ve kolayca çit altından dışarı doğru kendine yol yapabilir. Alaskan Malamutlar kendilerine ait olduğuna inandıkları topraklarda gezinmeyi severler. Kürk yapısı sayesinde dondurucu soğuklara karşı dayanıklıdır, fakat sıcak havalarda serin tutulmaları gerekir. Sıcak iklimlerde zarar görmemeleri için daima korunaklı koyu gölge bir alan ve içecek soğuk su bulundurulmasına özen gösterilmelidir. Alman Çoban Köpeği Alman çoban Köpeği, Alsatian diye de tanınır. Gösterişli, dengeli ve çok güçlü bir köpektir. Kararlı, vefalı, efendisi ve çocuklara karşı sevgi duyan, öteki hayvanlara karşı hoşgörülü, yabancılara karşı uyanık ve kolay eğitilebilir bir ırktır. Amerikan Pitbull Terrier Son derece cesur (çok eski savaş köpeklerinin torunudur.) ve çok canlı bir köpektir. Düşmanıyla öldüresiye savaşır. Ancak, asgari bir eğitimle yabancıların niyetini anlayabilecek kadar yetenekli, sakin, iyi huylu ve itaatkar bir köpek haline gelebilir. Appenzell Dağ Köpeği Kaslı, ama iri değildir. şamatacı, dışa dönük bir köpektir. Alımlı ve duygulu bir köpektir, fakat açık arazilerde özgür olmayı sever ve ev içi hayata uyum sağlayamaz. Avustralya Çoban Köpeği Avustralya Heeler, Hall's Heeler, Queensland Heeler ve Blue Heeler isimleriyle de bilinen Avustralya çoban köpeği sağlam bünyeli, kaslı, güçlü, çalışkan ve çok çeviktir. Apartman hayatı için tavsiye edilmez veya en azından büyük bir bahçe gereklidir. Bu hayvanların inanılmaz dayanıklılığı ve kuvveti vardır ve onlara yaptıracağınız her türlü aktiviteden hoşlanırlar. Avustralya Terrier Avustralya Terrieri, Aussie olarak da bilinen küçük, güçlü, cesur ve canlı bir köpek ırkıdır. Avustralya 'da çok amaçlı iş köpeği olarak yetiştirilmiştir. özünde bir iş köpeği olmasına rağmen sadakat ve sahibine bağlılığı nedeniyle eş değerde bir ev köpeği olabilir. Tüm iklimlere ve yaşam koşullarına adapte olabilen dayanıklı bir ırktır. Sürekli sahibine yakın olmaktan hoşlanır. şehirde veya şehir dışında çiftlik ortamında rahat bir şekilde yaşayabilir. Apartman yaşamı için uygundur. Alman Av Terrieri Alman Av Terrieri cesur, saldırgan, inatçı ve sadece efendisine karşı itaatkardır. Eğitimi iyi almasına karşılık, kendisiyle iyi anlaşacak bir sahip ister. Amerikan Bulldog Amerikan Bulldog, İngiliz ırkdaşına göre daha çevik ve hareketlidir. Bazıları 2 metre veya daha fazla yükseğe sıçrayabilmektedirler. Koca bir başı, güçlü çeneleri, kaslı bir görüntüsü vardır. Bu iri cüsseye rağmen sanki ayaklarının üzerinde dans ediyor gibidir. Erkekler gözle görülür şekilde dişilerden güçlü ve kaslıdır. Amerikan Staffordshire Terrier Amerikan Staffordshire Terrier'i çok kaslı, tıknaz ama çevik, boyutlarına göre aşırı güçlüdür. Geniş, güçlü bir kafası, kısa bir burnu ve çok güçlü bir çenesi vardır. Kulakları genelde ke****** ki bu isteğe bağlıdır. Gözleri yuvarlak ve siyahtır. Dişleri makas gibi üst üste geçmelidir. Kürkü kalın, kısa, parlak tüylerden meydana gelir. Her renk olabilir. Kuyruğu ucuna doğru incelir ve en ucunda bir nokta halini alır. Kulakları diktir. Amerikan Tilki Tazısı İngiliz kuzenine benzeyen Amerikan Tilki Tazısı, yetiştiricileri tarafından daha hafif, koku alma duyusu daha gelişmiş ve av alanında daha hızlı bir cins olarak yetiştirildi. Av alanında gerçek bir savaşçıdır. Başka zamanlarda tatlı ve duygulu bir köpektir. Evde uyuması gerekir. Ariegeois Ariegeois, hafif, gösterişli ve güzel bir köpektir. Av sırasında tutkulu, aile içinde sakin ve duyguludur. Evde uyuması gerekir. İyi huylu. Koklayarak iz sürer. Avustralya Sığır Köpeği Avustralya çoban köpeği genel yapı olarak güçlü, istenen görevi ne olursa olsun başarma isteği ve becerisine sahip olan bir iş köpeğidir. Bir yabancıyla karşılaştığında uyarıcı şüpheli bir ifade takınması ırk için karakteristik kabul edilir. Avustralyalı Kelpie Tilkiye benzeyen çok güzel bir köpektir. Canlı, çevik, zeki ve sevimli bir ifadesi vardır. Eğitilebilir, zeki, dayanıklı ve itaatkardır. Yaptığı işe çoşkuyla sarılır. Avusturyalı Pinscher Gövdesi biraz alçak, sağlam yapılı ve orta büyüklükte bir köpektir. Cesur, inatçı ve uyanıktır. Havlar ve refleksleri hızlıdır. Görünüşü güzel bir köpektir. B Bandogge Mastiff Amerikan Mastif kendine güvenen akıllı ve uysal bir köpektir. Dövüş köpekleri olarak yetiştirilmeseler de genel olarak agresif köpeklerdir ve bu yüzden ilk kez köpek alacak kişiler için iyi bir seçim değildir. Basset Hound Sakindir ama ürkek değildir. Efendisine karşı duygulu, çocuklara karşı dostça davranır. Isırmaz. Biraz inatçı olabilir. Güzel sesi vardır Beagle Beagle herkesi seven, nazik, tatlı, hayat dolu ve meraklı bir köpektir. Mutlulukla kuyruk sallar, sosyaldir, cesurdur ve akıllıdır. Sakin ve sevecendir. çocuklarla mükemmel anlaşır, genelde diğer köpeklerle de arası iyidir, ama kedi gibi diğer hayvanlarla ve ev hayvanlarıyla küçüklükten beri sosyalleşmemişlerse yalnız bırakılmamalıdır Bernese Dağ Köpeği Güçlü ve kaslıdır. Enerjik, dikkatli ve acelecidir. Isırmaz. Bir kişiye (efendisine) duygusal larak bağlanır ve yabancılara karşı kuşkucudur. Border Collie Border Collie apartman hayatına uygun değildir. Ev içinde oldukça hareketlidir. Ancak büyük bir bahçede mutlu olabilir. Tüm gün arka bahçede bağlı kalmaya uygun bir ırk değildir. Bouvier des Ardennes Kırsal görünüşlü bir köpektir, hırçındır. Görünüşü de mizacına uygundur. Yabancılara karşı düşman, fakat efendisine karşı çok duygulu ve itaatkardır. Son derece zekidir. Boxer Boxer "en güzel çirkin köpek" olarak da tanımlanmıştır. çok iyi huylu ve sadık bir köpektir. Kin duymaz, çocuklarla arası iyidir. Kolay eğitilir. Bullmastiff Yapısı güçlü, ama hantal olmayan bir köpektir. Neşeli, korkusuz, dengeli, itaatkar ve duyguludur. Ancak bu köpek enerjik bir efendinin emrinde olmalıdır. Bavyera Dağ Tazısı Bavyera Dağ Tazısı, hafif ama kaslı bir köpektir. Canlı, cesur, av sırasında itaatkar, efendisine karşı çok duygulu. Evde uyuması gerekir. İyi huylu. Koklayarak iz sürer. Belçika Groenendael Cinslerin sürekli geliştirilmesi, Belçika Groenendael'in bir kişilik özelliği olan çekingenliğinin ortadan kaldırılmasını sağlamıştır. Bu köpeklerin büyük cögunluğu zekidir ve bellekleri güçlüdür. İtaatkar, cesur ve ev içinde uysaldırlar. Border Terrier Belki de Terrierlerin en küçüğü ve en az gösterişli olanıdır. çok cesur, çok canlı, av sırasında amansızdır. Ev hayatına uyum sağlar. özellikle kendisine iyi davranan çocuklara, çok iyi davranır. Bouvier des Flandres Dev Schnauzer'e çok benzeyen Bouvier des Flandres iri bir köpektir. Son derece iyi huyludur, bu özelliğinden dolayı aile köpeği olarak da uyumludur. Bull Terrier Bir zamanlar son derece vahşi bir köpekti. Ancak, modern yetiştiriciler tarafından kibarlaştırılmıştır. Günümüzde iyi huylu, sadık, nazik ve itaatkar bir köpektir. Büyük İsveç Dağ Köpeği Gözleri çekici ve zeki bir izlenim verir. Sadık, cesur, zeki, akıllı ve çocuk dostudur. C Cairn Terrier Yüzündeki ifade tilki benzeridir. Canlı, neşeli, duygulu, sevimlidir. İlginç bir özellik olarak Cairn Terrier, hile yapacak şekilde eğitilebilir. Cao da Serra da Estrela Cao da Serra da Estrela, güçlü omuzları ve iri bir başı olan dayanıklı bir köpektir. Zeki ve sakin bakışlıdır. Efendisine karşı son derece uysal, fakat yabancılara karşı kuşkucu ve çok vahşidir. Zeki, eğitilebilir, savaşçı bir köpektir. İlk kez köpek alacaklar için uygun değildir. Cesky Terrier Kısa bacaklı, fakat çevik ve güçlüdür. Cesky Terrier iyi huylu, itaatkar, sadık, sabırlı ve cesur bir köpektir. Chow Chow (çin Aslanı) Chow chow'un en belirgin iki özelliği siyah dili ve ona sopa üzerinde yürüyormuş görüntüsü veren neredeyse düz arka bacaklarıdır. Chow Chow yeterli egzersiz imkanı sağlanırsa apartmanda yaşayabilir. Küçük bir bahçe de yeterli olabilir. Sıcağa karşı duyarlıdır. Gerektiğinde dışarda da yaşayabilir. Çatalburun Munis, sevecen ve itaatkar köpekler. Sahiplerinin sözünden çıkmıyor, efendilikleri ile biliniyorlar. Ama ortak bir dertleri var: Sanki tam ortadan ikiye bölünmüş gibi duran, çirkin mi çirkin burunları. Bu yüzden de onlara "çatalburun" deniyor. Bu kusurları aynı zamanda en büyük avantajları. Bu sayede sanki iki burunları varmış gibi daha iyi koku alıyorlar, çirkinlikleri onları diğer bütün köpeklerden üstün kılıyor. Cao de Castro Laboreiro Gayretli, sağlam ve sert bir köpektir. Bununla birlikte çevik ve soyludur, çok cesur, uysal, sadık ve duyguludur. Havlamaları eşsizdir. Boğuk bir baritonla başlar ve sonra tenorla bitirir. Cavalier King Charles Spanieli Cavalier King Charles Spaniel, İngiltere Kralı II. Charles'ın favorisi olan eski Toy Spaniellerin görüntüsüne sahip yeni bir Toy Spaniel ırkıdır. Cavalier King Charles Spaniel canlı, hareketli, coşkulu bir köpektir. Curly-Coated Retriever Duygulu, sadık, kolay eğitilebilen ve iyi huylu bir köpektir. Bataklıkta avlanabilir. Çin Shar-Pei Shar-Pei yeterli egzersiz imkanı sağlandığında apartman dairesinde de mutlu olabilir. Ev içinde orta derecede aktiftir. Yastıksı yüz derisi nedeniyle ısıya karşı duyarlıdır. Gölge ve temiz serin su sürekli ulaşabileceği bir yerde olmalıdır. Yeterli egzersiz sağlanırsa evde oldukça sessizdir. D Dachshund (Sosis) üç ayrı türü vardır: Kısa tüylü, uzun tüylü ve tel tüylü. Biz en eski ve ve diğer türlerin de atası olan kısa tüylü olanı temel alacağız. En sık görüleni kısa tüylü olanıdır. Bakışlarında enerjik ve dostça bir ifade vardır. Cesur, inatçı, neşeli, duygulu, kompkleksizdir. Doberman Pinscher Doberman kaslı ve son derece zarif bir köpektir. Erkek ve dişiler arasında mizaç farkı vardır. Dişiler, aileye karşı sakin, duyarlı ve duygulu, ancak yabancılara karşı kuşkucudur. Erkek, son derece zeki, ancak aceleci ve genellikle saldırgandır. Bu nedenle enerjik bir efendi tarafından yönetilmesi gerekir. "Kötü doberman yoktur, kötü doberman sahibi vardır!" sözü buradan gelir. Dalmaçyalı Sakin, sadık, bağımsız ama evden hoşlanan, son derece duyarlı. İnsana ihtiyaç duyar, aksi halde melankolik bir havaya bürünür. çocuklarla oynamayı sever. Mükemmel bir belleği vardır. Kendisine yapılan kötü muameleyi yıllar sonra bile hatırlayabilir. Savunma için eğitilebilir. Koklayarak iz sürer. Dev Schnauzer Standart Schnauzer'den daha güçlü ve heybetli bir görünümü vardır. Sakin, istikrarlı, eğitilebilir bir köpektir. çocuklara karşı bile çok sabırlıdır. Yılda iki kez tüyleri kesilmelidir, kulağının kırpılması tercihe bağlıdır. Dogo Arjantin Dogo Arjantin, atletik görünümlü, kaslı yapıda ve orta boyutlarda bir ırktır. İyi bir bekçi köpeğidir. Ailesine bağlı olan bu ırk oldukça akıllı ve oyuncudur. çocuklarla ve tüm aile fertleri ile iyi anlaşır, öpülmekten ve kucaklanmaktan hoşlanır. İyi bir eğitim ve sosyalleşme sürecinden geçmesi gerekir. E Entlebucher Entlebucher çeşitli görevlere ve farklı ortamlara gayet iyi uyum sağlayabilir. çalışırken yorulmaz ve daima dikkatlidir. Sığırlara katı davranır, fakat çocuklarla arası iyidir. Hareketli ortamlara alışkındır, ev dışında yaşayabilir. Eskimo Köpeği Kurt benzeri boyuna göre çok iri ve yapılı bir köpektir. Uysal, sadık, duygulu, yorulmaz bir cinstir, fakat biraz ürkektir. Sert bir eğitim uygulanırsa daha da ürkek olur. Efendisi, tam anlamıyla güvenini kazanmalıdır. İlgili Aramalar: köpek türleri terrier cinsleri av köpeği cinsleri cins köpekler köpeklerin özellikleri av köpekleri cinsleri en tatlı köpek cinsleri saldırgan köpek cinsleri köpekler ve özellikleri en sadık köpek cinsi
Smooth Fox Terrier, doğa tarafından pek çok saldırı silahıyla donatılmıştır: Güçlü çeneler, çok iyi gelişmiş dişler, hiddet, fiziksel güç ve en önemlisi cesaret. Sağlam yapılı, zarif bir köpektir. Fransız Bulldog Cesur, hareketli, dengeli, duygulu ve zekidir. Flat Coated Retriever İtaatkar, eğitilebilir, zeki, duygulu, çocuklara karşı sabırlı ve iyi huyludur. Fox Terrier (Wire) Wire Fox Terrier ve Smooth Fox Terrier arasındaki temel fark tüylerinin uzunluk ve renk olarak farklılığıdır. Bunlar dışında iki köpeğin de diğer özellikleri birbirine benzer. Fransız Mastiff çiftleşme yoluyla Fransız Mastiff'in saldırgan özellikleri başarıyla yumuşatılmış ve günümüzde ortaya nispeten hoşgörülü, duygulu ve sadık bir köpek ortaya çıkmıştır. G Glen of Imaal Terrier Glen of Imaal Terrieri, Gal Corgi'ye benzer, ancak tüyleri daha serttir. Güzel bir başı, neşeyle sallanan kuyruğuyla hoş bir köpektir. Grand Gascon Saintongeois Grand Gascon Saintongeois, çok iyi gelişmiş siyah burnu, uzun kulaklarıyla aristokrat görünümlü bir köpektir. Cüretli ve dirençlidir. Av alanı dışında çok duyguludur. çocuklarla iyi anlaşır, fakat apartman hayatına uygun bir köpek değildir. Dışarıda, geniş bir avlu veya arazide yaşamalıdır. Grönland Köpeği Son derece dayanıklı bir köpektir. Bütün kutup bölgeleri köpekleri gibi temel bir özellik olarak iyi huylu, sadık, canlı ve duyguludur. Genel olarak takım içinde iş gördüğü için, efendisiyle duygusal bir ilişki geliştirme fırsatı yoktur. Golden Retriever Hareketli, uysal, iyi huylu, duygulu ve sevimli bir köpektir. çocuklara, hatta bebeklere karşı çok sabırlı ve naziktir. Great Dane (Danua) Great Dane (Danua), asaleti dayanıklılıkla, gücü zerafetle birleştiren dev bir köpektir. Great Dane, yapısı gereği fazla degıskenlik göstermeyen bir köpektir, ancak koşullar gerektirdiğinde saldırganlaşabilir. Temel özellik olarak, yumuşak huylu, duygulu ve sabırlıdır. H Hanover Tazısı Orta büyüklükte, biraz alçak ama güçlü bir köpektir. İtaatkar, iyi huylu ve duyguludur. Doğayı sever, apartman hayatına uyum sağlayamaz, ancak ev dışında yaşayabilir. Hovawart Hovawart zeki, kararlı, itaatkar ve özellikle efendisine karşı duygulu bir köpektir. Erken yaşta eğitilmek istemez, çünkü bu yaşlarda sahip olduğu canlılığı ve neşeyi bir süre daha korumak ister. Hollanda Çoban Köpeği Hollanda çoban Köpeği itaatkar, uysal daima dikkatli, kendi bölgesine bağlı ve yaptığı işi coşkuyla yapan bir köpektir. Az bakım ister; yorgunluğa ve kötü hava koşullarına karşı dirençlidir. I İngiliz Bulldog Hala dövüşlerde kullanıldığı 19. yüzyıla kadar, saldırgan, yırtıcı ve kan dökücü bir hayvandı. öyle ki, Romalılar zinciri vurulmuş olsa bile bir bulldogun sokağa çıkarılmasını yasaklamışlardı. İrlandalı Terrier Wire Fox Terrier'e çok benzer, kuşkusuz ikisi arasında yakın bir ilişki vardır. Olağanüstü cesaretlerinden dolayı bir zamanlar "küçük yiğit" olarak anılırdı. Günümüzde nazik, eğitilebilir, vakur, duygulu bir köpektir. İtalyan Tazısı Canlı ve gayretlidir. Yırtıcı değildir. Az yemekle yetinebilir ve kulübede yaşayabilir. Duygularını pek göstermese de efendisinin kendisine daima ilgi göstermesini ve yanında olmasını ister. İngiliz Cocker Spaniel İngiliz Cocker Spaniel, dayanıklı, enerjik, mutlu ve sevgi dolu bir köpektir. Bu hayat dolu köpeğin arası çocuklarla mükemmeldir ancak yine de kızdırılmaktan hoşlanmaz. Yabancılara karşı dost canlısıdır. İrlandalı Kurt Tazısı İyi huylu, sabırlı, cömert, düşünceli ve zekidir. Tek bir kişiye bağlanma eğilimindedir. İsveç Geyik Avcısı Tilki benzeri, fakat iri bir köpektir. Tüyleriyle olduğundan daha cüsseli görünür. Dengeli, gururlu ve itaatkar bir köpektir. Evde yaşamaya uygun değildir. Bu cins köpekler sıcak iklimlerde egzamaya yakalanabilirler, dikkatli olunmalıdır. J Jack Russell Terrier Fox Terrier'e (tilki terrieri) benzer. Cesur, şen, fedakar ve itaatkar bir köpektir. Jack Russell Terrier yeterli egzersiz imkanı sağlandığında apartman hayatına da uyum sağlar. Ev içinde oldukça hareketlidir. Japon Chin Efendisine son derece bağlı, uysal, duygulu, zeki ama yabancılara karşı huysuz bir köpektir. Evde uyuması gerekir. İyi huylu, fakat kesin ısırma eğilimlidir. RocKmaNia 07-08-2008, 06:41 PM K Kangal Zeki, kolay eğitilen, çocuklara karşı sabırlı, azarlanmaya karşı duyarlı, sevilmek isteyen, yaşadığı yeri sahiplenen bir köpektir. Yabancılara karşı kuşkucudur, bu nedenle güvenli ve çitlerle çevrili bir alanda ya da koruyucusu olduğu sürüsüyle birlikte açıkta yaşamalıdır. King Charles Spaniel İngiliz Toy Spaniel küçük ve dayanıklı bir spaniel'dir. İngiliz Toy Spanieli kibar, oyuncu, sevgi dolu ancak bazen biraz çekingen bir ırktır. Karelya Ayı Köpeği Yüksekliğinden biraz daha uzun, sağlam yapılı bir köpektir. Son derece cesur, saldırgan ve efendisine karşı itaatkardır. Kars Çoban Köpeği Kars, Ardahan, Artvin, Erzurum, Ağrı, Iğdır bölgelerinde yetişen, saflığı tescil edilmiş, bölge şartlarına uyumlu, çok iyi koruyucu özelliğe sahip, uyumlu, zeki, akıllı ideal bir çoban köpeğidir. Kerry Blue Terrier Hırçın, fakat eğitilebilir ve duygulu bir köpektir. Aile üyeleriyle iyi arkadaşlık kurar, fakat biraz inatçı ve sinirli bir tabiatı olduğu unutulmamalıdır. Kyüshü Sağlam yapılı ve kaslıdır. çok sabırlı, zeki, eğitilebilir, sessiz, uysal, duygulu, iyi bir köpektir. Gerek gövdesi gerekse alışkanlıkları bakımından çok temiz bir hayvandır. Ev hayatına gayet iyi uyum sağlar. L Labrador Retriever Labrador Retriever, duygusal ve sabırlı bir köpektir. Oldukça zeki, sadık, itaat etmeye hevesli ve hareketlidir. özellikle de suda oynama bayılır. Lapponian Çoban Köpeği Enerjik, itaatkar, çalışkan bir köpektir. İçgüdüleri gereği doğal bir havlama eğilimi vardır. Ev dışında yaşabilir, açık alanlara alışmıştır. Lakeland Terrier Lakeland Terrier, güzel ve zarif bir köpektir. Duygulu, neşeli, hareketli, heyecanlı, inatçı, aktif ve ısrarcı bir tabiatı vardır. Diğer hayvanlara ve köpeklere karşı sinirli bir yapı gösterebilir. Lapphund Disiplinli, duygulu, çocuklara karşı sabırlı ve dikkatli bir köpektir. Yabancılara karşı kuşkucudur Lowchen Uysal, neşeli, duygulu, zeki bir ırktır. Evde uyuması gerekir. İyi huyludur. Bekçilik veya koruma eğitimi verilebilir. M Maltese Zeki, oyuncu, efendisine bağlıdır. Yabancı sesler duyduğu zaman dikkat kesilir. Evde uyuması gerekir, iyi huyludur. Minyatür Bull Terrier Minyatür Bull Terrier güçlü yapısı, kare şeklinde simetrik vücudu, aktif ve zeka dolu davranışlarıyla tamamen Bull Terrier'in küçük versiyonudur. Manchester Terrier Manchester Terrieri zeki, son derece canlı ve sadık bir köpektir. Minyatür Pinscher “Pinscher” sözcüğü Almanca ısırıcı anlamına gelir. Aslında uysal, fedakar, duygulu, aynı zamanda temiz ve zeki bir köpektir. N Napoliten Mastiff Ciddi, güçlü görünen bir ırk mensubudur. Başı büyüktür. Kaba ve hatta vahşi görünüşüne rağmen, barışçı ve dengeli bir köpektir. Efendisine ve aile dostlarına karşı yumuşak ve duyguludur. çok dayanıklı bir hayvandır ve fiziksel acılara büyük bir sabırla dayanır. Norsk Buhund Norsk Buhund cesur, itaatkar, enerjik, sadık ve çok çalışkandır. Norwich Terrier Norwich Terrieri, en küçük terrierlerden biridir. Aktif, cesur, duygulu, dengelidir. Sinirli ve hırçın bir köpek değildir. Newfoundland Newfoundland büyük bir köpektir. Güçlü, zarif, uyumlu, çevik ve dayanıklıdır. Dikkat çekici özellikleri olan bir köpektir. İyi, cesur, cömert, zeki ve insana yakın. Lord Byron bu cins hakkında şunları yazmıştır: "... Cesareti vahşilikten uzaktır. İnsana ait kusurları taşımaz, fakat onun tüm erdemlerine sahiptir." Aynı zamanda sabırlı bir köpektir. Yabancılara karşı iyi davranır ve efendisine karşı son derece dikkatlidir. Norveç Geyik Avcısı Sadık, duygulu, eğitilebilir, temiz, uysal ve zekidir O Old English Sheepdog Yürüyüşü esnek, tıknaz ve kaslı bir köpektir. Kuyruğu bobtail (kesik kuyruk) isminden de anlaşıldığı gibi kuyruksuzdur. İyi huyludur. Otterhound Cesur, neşeli, azimli, duyguludur. İnsana arkadaşlık eden bir köpek olarak değerlidir. RocKmaNia 07-08-2008, 06:45 PM P Pappilon Dengeli, itaatkar, sessiz bir köpektir. Petit Basset Griffon Vendien Cesur, inatçı, azimli bir köpektir. Aile içinde duygulu, sadık, uysal, sevimlidir. Pomeranyalı Canlı, neşeli, gururlu ve itaatkardır. Yabancılara havlama eğilimi vardır. Poodle (Standart Kaniş) İyi huylu, çok zeki, cesur, neşeli, duyarlı ve eğitilebilir bir köpektir. Pyrenees Mastiff Pyrenees Mastiff zarif bir güzelliği olan, sağlam, simetrik, güçlü bir köpektir. İri bir köpek olmasına rağmen öyle hafif adımlarla yürür ki, ayak izleri zor seçilir. Sessiz, arkadaş canlısı ve zekidir. Az yemekle yetinir. Petit Bleu de Gascogne Grand Blue de Gascogne cinsinin küçük kardeşidir. Daha küçük olduğu için hareket yeteneği fazladır ve görünüşü daha sağlamdır. Gururlu, cüretli, inatçı bir köpektir. Efendisine karşı iyi huylu ve duyguludur. Evde uyuması gerekir. İyi huylu. Koklayarak iz sürer. Picardy Çoban Köpeği Saldırgan bir köpek değildir. Ancak, düşmanlarına cesaretle karşı durur, yüzünde vahşi bir ifadeyle hırlar ve bu arada güçlü dişlerini gösterir. Enerjik, hoş ve azimli bir görünüşü vardır. Poodle (Minyatür Kaniş) İyi huylu, çok zeki, cesur, neşeli, duyarlı, eğitilebilir Pyrenees Çoban Köpeği Cesur, bazen fazla cüretli, neşeli ve zekidir. R Rafeiro do Alentejo Vurdumduymaz, uykulu, hatta yorgun görünüşüne karşılık çok çalışkandır. Güçlü bir yürüyüşçüdür. St.Bernard'ı andıran gövdesi ve bir ayınınkini andıran başı vardır. Rottweiler Rottweiler'ın iri ve güçlü bir bedeni vardır. Adaleli ve atletik olan bu ırk, geniş bir kafaya ve yuvarlak bir alına sahiptir. çeneler iyi gelişmiştir ve dişler makas ısırışı ile kapanır. Gözler ırkın iyi huy ve sadakatinin ifadesini yansıtır ve koyu renklidir. Dengeli, sakin, itaatkar, cesur ve kolay eğitilir. Yalnızca efendisi ve ailesi saldırıya uğradığı zaman sertleşir. Russian Spaniel Her zaman siyah-beyaz olan Rus Spanieli sağlam yapılı bir köpektir. Vücudu kalbe geniş bir alan sağlayan sağlam göğüs kafesi ile güçlü bir yapısı vardır. RocKmaNia 07-08-2008, 06:47 PM S Sakallı Collie Sakallı Collie, neşeli ve duyguludur. çocuklarla iyi anlaşır, iyi huylu bir köpektir. Schipperkee Coşkun, eğitilebilir, zeki, meraklı, yabancılara karşı kuşkucudur. Shih-Tzu Küçük ve dayanıklı bir köpektir. çift katmanlı uzun bir kürk yapısına sahiptir. Son derece vakur bir görünümü olan Shih-Tzu'nun burun üzerinden yukarı doğru büyüyen tüyleri ırka özgü yüz ifadesini ve "saç şeklini" oluşturur. Soft Coated Wheaten Terrier Zarif hareketli, güçlü bir köpektir. Cesur, aktif ve uyanıktır. Yetenekleri çok çeşitlidir Styrian Dağ Tazısı Ciddi ve zeki görünüşlü bir yüzü olan, orta büyüklükte bir köpektir. Av sırasında inatçı ve kaba olan bu köpek efendisine karşı iyi huylu ve duyguludur. Neşeli ve temiz bir köpektir. Ev dışında yaşayabilir. Sibirya Kurdu (Husky) Ota büyüklükte, canlı, dayanıklı, hoş görünüşlü ve hareketli bir köpektir. İnsanlara uyumlu ve duyguludur. İyi bir arkadaş olmakla birlikte son derece inatçıdır ve kolayca canı sıkılır. Sokö (Sokak Köpeği) çomar, melez bir ırktır. Diğer köpek ırkları gibi saf bir ırk değildir, yine de ortak özellikleri bir başlık altında toplanabilecek kadar benzer görünüş olmasa da, kişilik özellikleri sergileyebilir. Bu yüzden ve evimizdeki birçok köpeğin bu ırk başlığı altında toplanabileceği mantığına dayanarak Türk Sokak Köpeği diye adlandırdığımız çomar'ı köpek ırkları listemize aldık. Sussex Spanieli Normal zamanlarda sakin ve zeki, av sırasında coşkulu bir savaşçıdır. T Tatra Çoban Köpeği Tatra çoban Köpeği, zeki cesur, akıllı ve neşelidir. Sinirli değildir. çabuk heyecana kapılması, Tatra çoban köpeğinin köpek gösterilerinde elenmesine yol açar. Türk Tazısı Türkiye'nin özellikle Güney Bölgelerinde bulunan, çok uzun zamandan beri tavşan avlamak amacıyla yetiştirilen, diğer çoban Köpekleri ile Anadolu'nun kültürüne yerleşmiş ender köpek ırklarından biridir Trigg Tazısı İnce ve soylu vücut hatları olan güzel bir tazıdır. Güçlü ve emirlere karşı dikkatlidir. çocuklarla iyi anlaşır, fakat ev dışında yaşamaya uygundur. Hareketli bir köpektir. Tyrolean Tazısı Canlı, cesur, hoş, itaatkar bir köpektir. 30-39 cm yüksekliğinde daha küçük bir türü de vardır. V Valee Çoban Köpeği Belleği çok güçlüdür, yıllar öncesine ait bir dokunuşu ya da okşamayı hatırlar. Nazik, sakin, temiz ve çocuklarla uyum içinde yaşayabilen bir hayvandır. Güçlü, kaslı, iyi huyludur. Valee çoban Köpeği'nin, Bergamasco'nun aksine tüyleri taranabilir ve bu özelliği onu daha cazip hale getirir. Vizsla Zeki, eğitilebilir, dengeli, itaatkar ve duyguludur. W Weimaraner Canlı, neşeli, duygulu ve biraz inatçıdır. Wirehaired Pointing Griffon Canlı, zeki, hareketli ve duygulu bir köpektir Welsh Springer Spaniel Neşeli, duyarlı ve bağımsızdır. Güçlü, sağlam bir köpektir. Whippet Mutlu, duygulu, gururlu, zeki ve uysaldır Y Yorkshire Terrier Bütün terrierler gibi canlı, cesur, inatçı, efendisine karşı duygulu, yabancılara karşı kuşkucudur. öteki hayvanlarla pek anlaşamaz..
Apartmanda Beslenebilecek Köpek Cinsleri Ve Özellikleri,
Apartman daireleri genelde bir çok köpeğin gereksinim duyduğundan daha az alana sahiplerdir. Bu köpeklerden bir çoğu çok az tüy döker ve neredeyse hiç havlamazlar.
Bir çok köpek tütü apartmanda bakılmaya adapte olmuştur. Bu köpeklerin az egzersiz ihtiyaçları vardır. Apartmanda yaşamaya müsait köpeklerin tamamı ufak türlerden oluşmaz, pek çok orta ve büyük türde apartmanda yaşayabilir.İşte Bu Köpekler ve Özellikleri;
Bichon Frise : Küçük tür bir köpektir ve yumuşak tüylere sahiptir. Sahibine tam anlamıyla tapar. Çok sessizdir ve bu yüzden de apartman yaşantısına uygun bir cinstir.
Sürekli neşeli ruh hali sizi içine çeker, oldukça zeki olmasından dolayı kolay eğitilebilir. Oldukça sosyal köpeklerdir ve evinizdeki diğer petlerle de iyi anlaşacaktır. Küçük köpeklerde çok görülen “baskın” tavır bu şirin köpekte de vardır ve eğer lider görüntüsü çizemezseniz evinizi ele geçirebilir. Enerjisini boşaltacak kadar yürüş, egzersiz yaparsa harika bir apartman arkadaşıdır. Yumuşacık tüylerini her gün taramak ve ayda bir banyo yaptırmak gerekebilir. Çok az tüy döktüklerinden alerjisi olanlar için de iyi bir tercihtir.
Chihuahua :“Oyuncak” diye tanımlanan ufak bir tür köpektir. Oldukça neşeli ve pozitif enerjili bir köpektir. Inatçı olduklarından güçlü bir lider ararlar.
“Küçük Köpek Sendromu” bu Chihuahua’lar içinde geçerlidir, bu nedenle yavruyken diğer köpeklerle sosyalleştirmek önemlidir. Oldukça zekidirler ve kolay eğitilirler. Liderlik gösterilmediği takdirde insanların üzerine zıplamak, çocukları sıkıştırmak gibi kötü alışkanlıklar edinebilirler. Apartmanda bir Chihuahua beslemek istiyorsanız günlük yürüyüşlerini aksatmamanız gerekmektedir.
Pug ug’lardaki “mutlu hal” dış görüntüsü kadar karakterine yansımıştır ve bulaşıcıdır. Çok oyuncu olan bu tür zekası sayesinde de kolayca eğitilebilir. Yine de, köpek eğitimi seanslarını kısa tutmazsanız kolayca sıkılabilirler.
“Küçük Köpek Sendromu” puglar için de geçerlidir ve güçlü bir lider profili ararlar. Bekçilik özellikleri gelişmiştir ama sessiz köpeklerdir bu da onları apartman yaşantısı için ideal kılar. Çocuklarla ve diğer petlerle iyi anlaşır. Çok fazla egzersiz ihtiyaçları yoktur, bahçesi olmayan alanlarda rahatlıkla bakılabilirler. Zaten kısa tüylerinden dolayı kapalı alanda kalmayı severler.
Poodle – Kaniş : Üç tip Poodle vardır. Oyuncak, minyatür ve standart.Poodlelar çok zekilerdir ve bu özellikleri onları kolay eğitilebilir köpekler listesinde üst sıralara taşır. Çok sosyal köpeklerdir ve insanların etrafında olmaya bayılırlar. Yaşam enerjileri yüksektir ve sizi gülümsetmeyi iyi bilirlerler.
Enerji seviyeleri yüksetir, bu nedenle düzenli olarak yürüyüş/egzersiz yapmazlarsa enerjilerini sizin istemediğiniz şekilde boşaltabilirler. Kanişler yeterli liderlik göremezlerse liderliği ele alırlar. Kapalı alanda yaşamaya iyi adapte olmuşlardır fakat açık alanda vakit geçirmekten de büyük zevk alırlar. Enerjilerini harcayacak aktiviteler olduğu sürece sakin köpeklerdir. Çok zeki olmaları onların mental olarak da uyarılmalarını gerektirir. Bunu eğitimle ve beceri gerektiren köpek oyuncakları ile sağlayabilirsiniz. Yetersiz mental ve fiziksel aktivite kötü huylar geliştirmelerine neden olabilir.
Bulldog : Bulldoglar’ın görenler sinirli bir yapıya sahip olduğuklarını düşündürebilir. Bu dış görüntü sizi yanıltmasın, en cana yakın köpek türlerinden biridir.
Yine de aralarından agresif olanlar çıkabilir. Bulldogların sabırlı karaketeri çocuklarla iyi anlaşmasını sağlar ve tahammül sınırları yüksektir. Harika bir bekçi köpeği olmalarının yanında zaman zaman çok da inatçı ve dik başlı olabilirler. Oldukça ısrarcıdırlar ve kolay kolay pes etmezler. İnsanlardan ilgi görmeye bayılırlar.
Dachshund : Dachshund’lar sevgi dolu aile köpekleridir. Yine de eğitim vermek sabır ister. Kötü huylar geliştirmesini engellemek için iyi bir lidere ihtiyaç duyar.
Eğer yeterli liderlik göremezse ayrılık endişesi, kemirme, havlama ve ısırma gibi davranış bozuklukları gelişebilir. Bunun yanında bazı objeleri ve bölgelerini aşırı sahiplenebilirler. Apartmanda beslenecek köpek arıyorsanız günlük rutin yürüyüşler bu tarz davranış bozukluklarını önemli ölçüde engelleyecektir.
Lhasa Apso : Bu şirin köpek çok cana yakındır ve oldukça neşelidir. Pozitif Köpek Eğitimi ile kolayca eğitilebilir ve sahiplerine çok sadıktırlar. Gelişmiş duyma duyuları sayesinde harika bir bekçi köpeği olabilirler.
Apartman yaşamına uygundurlar fakat günlük egzersiz ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Günlük yürüyüşler doğal içgüdülerini de uyaracaktır. Programlı bir egzersiz programına sahip Lhasa Apso köpeklerde nerdeyse hiç davranış bozukluğu görülmemektedir.
Shih Tzu : mutlu bir karaktere sahip şirin bir köpektir. Arkadaş canlısı olması arkadaş edinmesini kolaylaştırır. Duyuları gelişmiştir ve bu da onu harika bir bekçi köpeği yapar. İnsanların etrafında olmasına bayılır ve diğer hayvanlarla da iyi anlaşır. Düzenli ve sabırlı köpek eğitimi ile olumlu gelişmeler sağlayabilirsiniz.
Çoğu ufak köpekte olduğu gibi Shih Tzu da iyi bir lidere ihtiyaç duyar, eksikliğinde ise evi ele geçirebilir ve kötü huylar geliştirebilir. Sıcaklığa karşı duyarlılığından ötürü apartman yaşantısına çok uygun bir köpektir. Rutin günlük yürüyüşler mental ve fiziksel olarak uyarılmasını sağlar bu da davranış bozukluklarını engeller. Yeterli egzersiz yapmayan Shih Tzu, kötü alışkanlıklar geliştirse de bu onların iyi bir ev arkadaşı olmalarını engellemez.
Yorkshire Terrier : Yorkshire Terrierler enerji ve cesaret küpü gibidirler. Ufak boyutlarına bakmadan kendinden kat kat büyük köpeklere bile kafa tutabilirler.
Her ne kadar insanlara karşı çok sevecen olsa da güçlü bir lider ararlar. Bunu göremezlerse evi ele geçirirler ve agresif davranışlar sergileyebilirler. Yorkshire Terrier tam anlamıyla apartman köpeğidir. Soğuk havalara karşı duyarlı oluşları onları apartmanda yaşamak için ideal kılar. Apartman yaşantısına uygun olmasına rağmen günlük yürüyüşlerinin aksatılmaması gerekir. Apartman yaşantısına uygundur ve bahçe olmadan da idare edebilir.
İtalyan Greyhound :Bu ince yapılı ufak köpek sevgi dolu ve oldukça anlayışlıdır. Sahibini mutlu etmekten başka bir istediği yoktur ve bunu da çok iyi becerir.
Ses tonunuza ve vücut dilinize karşı çok hassastır ve sizin lider olup olmadığınızı kolaylıkla anlayabilir. Sosyal açıdan gelişmiş olsa da yabancılara karşı çekingen davranabilir. Yürüyüşlerinin düzenli yapılması her köpekte olduğu gibi İtalyan Tazısı için de geçerlidir. Soğuk havalara karşı dayanıksızdır.
Amerikan Cocker Spaniel
Temel Özellikleri
Neşeli, uysal, çocuk dostu efendisine karşı saygılı ve iyi huylu bir köpektir. Apartman yaşamı için uygun bir ırktır. Tabi ki bahçeli bir ev tercih sebebidir.
Neler Yapar?
Hem avda hem de evde gözüpek ve dayanıklıdır. Neşeli, tatlı ve hassastır. çocuklarla çok iyi geçinir ve onlarla sanki çocuk olur. İnsanlara karşı saygılı ve hürmetkar olmasına rağmen eğer iyi eğitilmezse laf dinlemez, başına buyruk olur. Kuyruğunu devamlı sallayarak her zaman sevecen ve canayakın olduğunu belli eder.
Akıllı ve güvenilirdir. Genellikle tanıdık-yabancı ayırt etmeden insanların yanında her zaman mutludur. Başka köpeklerle birlikte eğitiliyorsa onlar havlarken dikkatleri dağılabilir. Fakat buna rağmen rahat ve iyi bir eğitim alır. Eğitimde garip davranışlardan ve laubalilikten kaçınılmalıdır. çünkü bu durumda kafası karışabilir ve istenen yanıtlar alınamayabilir sinirli davranışlar gösterebilir.
Amerikan Bulldog
Temel Özellikleri
Amerikan Bulldog, İngiliz ırkdaşına göre daha çevik ve hareketlidir. Bazıları 2 metre veya daha fazla yükseğe sıçrayabilmektedirler. Koca bir başı, güçlü çeneleri, kaslı bir görüntüsü vardır. Bu iri cüsseye rağmen sanki ayaklarının üzerinde dans ediyor gibidir. Erkekler gözle görülür şekilde dişilerden güçlü ve kaslıdır.
American Bulldog eğer yeterince dolaştırılıp antrenman yaptırılabiliyorsa apartmanda yaşayabilir. Fakat bahçeli bir ev daha çok tercih edilir.
Kısa ve sert tüylü olduğu için bakımı kolaydır. Uygun bir tel fırça veya tarakla fırçalanabilir. çok sık yıkamaya gerek yoktur. Uzun tüylülere göre bakımı daha kolaydır.
Neler Yapar?
Genellikle insanlara karşı mahcup, sıkılgan ve sakin yapılıdır. çoğu zaman diğer köpeklere karşı da iyi huyludur. Saldırganlık konusunda American Stafford Terrier ve American Pitt Bull Terrier' e benzemez. American Bulldog cesur, azimli ve fakat düşmanca düşünceli değildir. Daima uyanık, kendine güvenen ve çocukları içtenlikle seven bir ırktır. Vahşi hayvanlar ve boğalar ile bile dövüşebilir. Hatta dövüşürken sanki ' timsah başlı ve piton vücutlu ' gibidir denir.
Eğitimde çok iyi söz dinler. Gerçekten yiğit, sadık ve sevecendir. Güçlü koruma içgüdüsü ve erken yaşta eğitim alabilme özelliği vardır. Diğer köpeklere ve yabancılara karşı sinirli olabilir. Ailesiyle birlikte olduğunda her zaman mutludur.
Alpine Dachsbracke
Temel Özellikleri
Alpine Dachsbracke, avda dik başlı ve hırçın, diğer zamanlarda sıcak ve duygulu bir köpektir. Ev içinde yaşamaya uygun değildir. Westphalia Dachsbracke'yle birlikte Dachsbracke ismiyle tek bir ırk olarak da sınıflandırılır.
Neler Yapar?
Yaban tavşanı, tilki, geyik ve yaban domuzu avına uygundur. Vurulan kuşları geri getirir. Sarp arazilerde gayet iyi çalışır, dağlarda çeviktir ve kolay kolay yorulmaz. Koku alma duyusu gelişmiştir. Avın kokusunu uzun mesafeden alabilir.
Alman Spanieli
Temel Özellikleri
Geniş yüzlü, sağlam yapılı, orta boyutlu bir köpektir. Efendisine karşı duygulu ve itaatkardır, ancak av alanında şiddetli, katı ve inatçı bir yapısı vardır. Avının gırtlağına atılır.
Neler Yapar?
En çetin arazilerde, özellikle tilki ve yaban tavşanı avında kullanılır. Karlarla kaplı, çamurlu ve sulak arazilerde avlanmanın üstesinden kolayca gelebilir.
Avın varlığını farkedince durur, oturur ve avcıyı uyarır. özellikle cesur ve dayanıklı bir köpektir.
Alman Kısa Tüylü Pointer
Temel Özellikleri
Coşkulu, eğitilebilir, atik, kararlı, zeki, neşeli, itaatkar, çocuk dostu.
Neler Yapar?
Kısa tüylü Alman Pointeri her türlü avın bulunmasında, avın izlenmesinde ve korunmasında kullanılır. Dağlarda, ormanlarda, bataklıklarda ve her türlü iklimde olağanüstü bir avlanma yeteneği sergiler. Bir ölçüde kırsal görünüşlü bir köpektir. İyi huylu olmasına rağmen apartman köpeği olarak yaşayamayacağı düşünülür. Bununla birlikte, av mevsimi sona erdikten sonra kendisine belirli bir hareket alanının sağlanması halinde her koşula uyum sağlayabilir.
Alman Av Terrieri
Temel Özellikleri
Alman Av Terrieri cesur, saldırgan, inatçı ve sadece efendisine karşı itaatkardır. Eğitimi iyi almasına karşılık, kendisiyle iyi anlaşacak bir sahip ister.
Neler Yapar?
Sadece av köpeği olarak kalabilen birkaç terrierden biridir. Avı inine kadar izlemekte, suda bulmakta ve getirmekte kullanılmıştır.
Tehlikeli yaban domuzu dahil olamk üzere her türlü vahşi hayvana saldırmakta duraksamaz. Evleri ve arabaları korumakta başarılıdır. Efendisinden başka kimselere karşı hoşgörüsü yoktur.
Boxer
Temel Özellikleri
Boxer "en güzel çirkin köpek" olarak da tanımlanmıştır. çok iyi huylu ve sadık bir köpektir. Kin duymaz, çocuklarla arası iyidir. Kolay eğitilir.
Boxer uzun ömürlü bir köpek değildir. Genellikle 10 yaşına kadar yaşayamaz. Romatizmaya yakalanabilir. Bu nedenle yağmurlu havalarda yürüyüşe çıkarılmamalıdır. Dişleri sık sık veteriner bakımı gerektirir.
Neler Yapar?
Boxer polis faaliyetlerinde, ayrıca bekçi köpeği, muhafız ve körler için rehber olarak kullanılır. Daha önemlisi sevimli ve canlı bir arkadaş olarak büyük değer taşır.
Hoşgörülü, oyuncu bir köpektir. Ancak yabancılara karşı kuşkucudur. Egzersizden hoşlanır, sık sık uzun yürüyüşlere çıkarılmalıdır.
Kökeni
Resmi, ilk kez bir Flaman dokumasında yer almıştır. Fakat, bu sanatçının hayal gücünden de kaynaklanmış olabilir, çünkü boxer cinsi o dönemler henüz mevcut değildi. Bu cins 1850'de Münih'de Bullenbeisser Mastiff'i ile Bulldog'un çiftleştirilmesiyle geliştirildi. Bu cinslerin ilki, ayı avında kullanıldı; ikincisiyse, boğalarla dövüşmek için. Atalarının vahşi içgüdülerinin bu geçmişten kaynaklandığı düşünülmektedir.
Bununla birlikte zeki köpek yetiştiriciler, hayvanın vahşi özelliklerini bir ölçüde gidermiş, köpeğin görünüşünü biraz yumuşatmışlardır. Bu cinsin vücut hatlarının ve karakterinin mükemmelliği, 1896'da tamamlanmış ve aynı yıl ilk boxer klubü kurulmuştur.
Boxer cinsi köpekler temel kökenleri ve karakteristik özellikleri aşağı yukarı aynı olmakla beraber kendi içlerinde birkaç cinse ayrılırlar. Bu farklılık en belirgin olarak tüy renklerinden gözlenebilir.
çizgili Boxer, temel rengi, Boxer'inkiyle aynıdır. Ancak, kaburgaları boyunca bütün vücudunu çevreleyen çizgileri vardır. Kişiliği ve diğer özellikleri aynıdır.
Kumral Boxer, Boxer ve çizgili Boxer'in kırmasını elde etme çabalarından doğmuştur. Yüzündeki siyah maske sadece burnunu örtmelidir, yoksa korkutucu bir görünüm verir. Kişiliği ve diğer özellikleri aynıdır.
BULLMASTİFF
Temel Özellikleri
Yapısı güçlü, ama hantal olmayan bir köpektir. Neşeli, korkusuz, dengeli, itaatkar ve duyguludur. Ancak bu köpek enerjik bir efendinin emrinde olmalıdır.
Bullmastiff, yeterince egzersiz imkanı sağlandığında apartmanda da yaşayabilir. Ev içinde çok hareketli değildir ve küçük bir bahçe de ihtiyaçlarını karşılayabilir. Isı aşırılıklarına karşı hassastır.
Bu köpekler tembel olabileceklerinden düzenli egzersiz onları zinde tutacaktır. Kilo alma eğilimindedirler.
Kısa ve sert tüylerinin bakımı sadece haftalık fırçalama gerektirir. Büyük gövdesini taşıdığından tırnaklar düzenli kontrol edilmeli ve kısa tutulmalıdır.
Neler Yapar?
Bullmastiff zaman zaman inatçı olsa da iyi huylu ancak dikkatli bir bekçidir. Kışkırtılmadığı sürece sakin, korkusuz ve koruyucudur. Nedensiz saldırmasa da davetsiz misafiri yere yıkar ve onu zarar vermeden orda tutar. Aynı zamanda çocuklara karşı töleranslıdır.
Bu köpekler insan sevgisine gereksinim duyar. Bullmastiff aşırı derecede güçlü bir köpektir ve onun için disiplinli ve güçlü bir sahip idealdir. Güvenlik açısından sıkı bir itaat eğitimi şarttır. En azından tasmayı çekmeden yürümesi öğretilmelidir. İnsanlar ve diğer köpeklerle çok iyi sosyalleştirildiğinden emin olunmalıdır.
Bullmastiff diğer köpeklere karşı saldırgan ve insanlara karşı mesafelidir. Yavruyken birlikte büyütülürse diğer ev hayvanları ile arası iyidir. Bullmastiff, Mastiff'den daha agresif bir ırktır. Horlama ve salya akıtma eğilimi olabilir. Yavrular erişkin oluncaya kadar biraz sakardır.
Bu köpekler ses tonuna karşı çok duyarlıdır. Zor bir ırk değildir ancak disiplinli bir sahibe ihtiyaç duyar. Bullmastiff asla bir yere kapatılmamalıdır.
Tarihçesi
Bu ırk 19. yüzyılda Mastiff ile Bulldog melezlenerek elde edilmiştir. Bullmastiff büyük toprak sahiplerinin arazisindeki kaçak avcıları izlemek, bulmak ve zaptetmek amacıyla üretilmiştir. Sert ve tehdit edici olan bu köpeklere kaçak avcıları yakaladıklarında ısırmamaları öğretilirdi.
Bekçilerin bu köpeklere ihtiyaçları azaldıkça gece kamuflajına yardımcı olan koyu kaplan deseni rengin yerine sarımsı açık kahve olanlar popüler olmaya başladı.
Av sırasında koruyucu, ordu ve polis görevlerinde yardımcı ve Güney Afrika elmas şirketlerinde bekçi köpekliği yapmıştır. Günümüzün Bullmastiff'i güvenilir bir aile köpeği ve koruyucusudur. Avcı ve muhafız olarak çok değerlidir, ordu ve polis faaliyetlerinde yardımcı olur.
akbaş
Temel Özellikleri
Akbaş; iri cüsseli, atletik yapılı, dururken ve hareket halinde son derece güzel ve zariftir. Anadolu'da kullanılan en eski koruma köpeklerinden birisidir.
Apartman hayatına uygun değildir. Hareket etmek ve mutlu olmak için geniş alanlara ihtiyaç duyar.
Neler Yapar?
Koyun, inek gibi çiflik hayvanlarına karşı iyi ve koruyucu, fakat kurt, ayı, çakal gibi yabani hayvanlara karşı çok saldırgandır. Genellikle yabancılara karşı saldırgan olduğu için bulunduğu evin veya bahçenin çevresi dış ortamı görmemesi için kapatılır. Aksi halde yürüyen ve hareket eden her şeye havlayabilir. Geceleri, gündüz vaktine göre daha fazla dikkatli ve bekçidirler. Günümüzde bekçi köpeği olmanın yanı sıra çoban köpeği olarak da kullnılmaktadır.
Amerikan Pitbull Terrier
Temel Özellikleri
Son derece cesur (çok eski savaş köpeklerinin torunudur.) ve çok canlı bir köpektir. Düşmanıyla öldüresiye savaşır. Ancak, asgari bir eğitimle yabancıların niyetini anlayabilecek kadar yetenekli, sakin, iyi huylu ve itaatkar bir köpek haline gelebilir.
Neler Yapar?
Mülk bekçisi olarak çok iyi sonuç vermiştir. İnsana eşlik eden köpek olarak da çok değerlidir. Savunma, muhafız köpek, bekçi ve koruma köpeği olarak da iyidir.
Amerikan Staffordshire Terrier
Temel Özellikleri
Amerikan Staffordshire Terrier'i çok kaslı, tıknaz ama çevik, boyutlarına göre aşırı güçlüdür. Geniş, güçlü bir kafası, kısa bir burnu ve çok güçlü bir çenesi vardır. Kulakları genelde kesiktir ki bu isteğe bağlıdır. Gözleri yuvarlak ve siyahtır. Dişleri makas gibi üst üste geçmelidir. Kürkü kalın, kısa, parlak tüylerden meydana gelir. Her renk olabilir. Kuyruğu ucuna doğru incelir ve en ucunda bir nokta halini alır. Kulakları diktir.
AKC tarafından "Amerikan Staffordshire Terrier" olarak sınıflandırılan bu ırk, UKC tarafından "Amerikan Pit Bull Terrier" olarak sınıflandırılır.
Amerikan Pit Bull Terrierleri düzenli olarak çok egzersize ihtiyaç duyarlar, ama diğer köpeklerle kavga etmesini önlemek için kalabalık ortamlarda dikkatli olunmalıdır.
Amerikan Staffordshire Terrier bir apartman dairesinde yeterince egzersiz yaptırıldığı sürece rahatça yaşayabilir. İç mekanlarda çok hareketli olduğu için yeterli egzersizle bahçeye gereksinim duymaz. Ilıman iklimleri sever.
Düz ve kısa tüylü kürkü kolayca taranır. Sert ve sık kıllı bir fırçayla düzenli olarak taranmalıdır. Bu ırk diğer köpekler gibi yılda 2 kez tüy değiştirir.
Neler Yapar?
Amerikan Staffordshire kavgacı Pit Bull Terrier ile asla karıştırılmamalıdır. Provoke edildiğinde cesur ve ısrarcı bir dövüşçü olsa da ve bu içgüdüsünün sıkı, müşfik bir eğitimle bastırılması gerekse de, onun insanlara karşı temel mizacı yumuşak huyluluk ve sevecenliktir.
Amerikan Staffordshire Terrier iyi huylu, eğlenceli, aşırı sadık ve ilgili bir aile köpeğidir. Büyüklerle de çocuklarla da çok iyi anlaşır. Hemen her zaman itaatkardır, sahibini mutlu etmekten başka bir şey istemez. çok cesur ve zeki bir bekçi köpeğidir, hayat doludur. Sahipleri ve bölgesi için aşırı korumacıdır, onların uğruna düşmanıyla ölene dek savaşır.
Bu ırk acıya karşı çok toleranslıdır. Gençken iyice sosyalleştirilmelidir aksi halde saldırgan olabilir. Diğer köpeklerle bir arada olduğunda mutlaka kontrol altında tutulmalıdır. Bu köpekleri ev hayatı için terbiye etmek biraz zor olabilir. Bekçilik konusunda inanılmaz başarılar gösteren bu köpekler, aynı zamanda arkadaş köpek olarak da itibar görür. Düzgün eğitildiği takdirde, çok iyi bir köpek olur.
Amerikan Pitbull Terrier
Kökeni: Bu savaşçı köpek 19. yüzyılda İngiltere’nin Staffordshire bölgesinde Bulldog ile çeşitli terrierlerin çiftleştirilmesiyle elde edilmiştir. ABD’ne getirilen bu cins burada onun ağırlığını arttıran ve başının daha güçlü hale gelmesini sağlayan Amerikalı yetiştiriciler tarafından mükemmelleştirilmiş ve şu anki durumunu almıştır.
Tanımı: Erkekler 44-46 cm, dişiler ise 40-42 cm yüksekliktedir. Ağırlıkları 17-20 kg kadardır. Güçlü, kaslı bir gövdesi vardır; aynı zamanda çok çeviktir. Kısa kuyrukludur; yatay duruşlu kalın, kısa, parlak tüyleri vardır. Her renk olabilir. Ancak erkeklerin %80′i beyazdır. Amerikan Köpek Kulübü tarafından American Staffordshira, İngiliz Köpek Kulübü tarafından ise Amerikan Pitbull Terrier olarak 2 grup olarak sınıflandırılmışlardır.
Kişiliği: Çok eski savaş köpeklerinin de genetik özelliklerini aldığından çok cesur ve çok canlı bir köpektir. Düşmanıyla öldüresiye savaşır. Ancak, asgari bir eğitimle yabancıların niyetini anlayabilmesini sağlayacak kadar yetenekli, sakin, iyi huylu ve itaatkar bir köpek haline gelebilir.
Özelliği: Mülk bekçisi olarak çok iyi sonuç vermiştir. İnsana eşlik eden köpek olarak da değerlidir. Sonuçta her şey pitbullunuzu nasıl eğittiğinize bağlıdır.
Labrador Retriever
Temel Özellikleri
Labrador Retriever, duygusal ve sabırlı bir köpektir. Oldukça zeki, sadık, itaat etmeye hevesli ve hareketlidir. özellikle de suda oynama bayılır.
çocuklara karşı olmak üzere mükemmel bir karakteri vardır. İnsanlarla olmayı çok sever ve ailesinin parçası olduğunu hissetmeye gereksinimi vardır. Yavruyken çok iyi sosyalleştirilmezse yabancılarla bazıları mesafeli olabilir.
Bu köpekler bekçi köpekliği yapabilir; ama her ne kadar bazılarının koruma yaptığı bilinse de koruma köpeği değildir. Kendi başlarına çok bırakılırlarsa eşyalara zarar verici olabilirler. Labrador'a çok güçlü bir boynu olduğu için erken yaşta tasmasını çekmeden yürümesi öğretilmelidir.
Yarışma kanından gelenler av kanından gelenlerden genellikle daha ağır ve uysaldır. Av kanından gelenler daha enerjik ve hareketli olabilir. En iyi eşlik köpekleri genellikle bu iki kanın karışımıdır. Bu ırk oldukça popülerdir.
Labrador, Golden Retriever'dan biraz daha dominant ve bağımsızdır. Av, iz sürme, vurulan avı geri getirmek, bekçi köpekliği, narkotik, körler ve sakatlar için rehber köpek, arama & kurtarma, agility ve itaat yarışmalarında başarılıdır.
Neler Yapar?
Koku alma duyusu çok gelişmiştir. Efendisiyle uyum içinde çalışmayı bilir. Bataklık ve sulu arazilerde avı getirme konusunda mükemmeldir. Suya dalma alışkanlığını yüzyıllarca sürdürmüş, ağlarını toplayan balıkçılara yardımcı olmuştur. Soylu, sağlıklı ve dayanıklı bir köpektir.
Labrador Retriever çalışmayı seven enerjik bir köpektir. Bol egzersize gereksinimi vardır. Labrador obur olabilir bu nedenle diyetine ve egzersiz düzeyine dikkat edilmelidir.
Hayvan haklarını korumaya yönelik hazırlanan yeni yasa tasarısı, hayvanseverlerin onayından geçmedi. Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nca hazırlanan yasanın Türkiye koşullarına uygun olmadığı iddia ediliyor
1931 yılından bu yana 4 Ekim, Dünya Hayvanları Koruma Günü olarak kutlanıyor. Bu özel gün nedeniyle yapılan etkinlikler bir haftaya yayılıyor. Ülkemizde her yıl 4 Ekim'de gündeme yansıyan kareler ise şöyle: Hayvana işkence ve tecavüz, barınaklarda açlık ve pislik görüntüleri, toplu itlaflar, ormana atılan köpekler, yunus parklarındaki dram, faytonlarda dövülerek çalıştırılan atlar... Ne yazık ki hiç iyi haber yok. Türkiye'de, son 10 yılda hayvan hakları konusunda epey aşama katedilmiş olsa da gerçekten hayvan refahını sağlayacak, etkili adımlar bir türlü atılamıyor. Konunun STK tarafı güçlenerek büyürken, yasal kısmı ise yerinde sayıyor. Ülkemizin hayvanlarla ilgili ilk yasası 2004 yılında AB (Avrupa Birliği) uyum süreci kapsamında çıkarılan 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu oldu. Tüm hayvan dostları için sevindirici olan bu gelişme, yasa biraz incelendikten sonra hüsrana neden oldu. Çünkü hazırlanan kanun tasarısı birçok yönüyle hayvanları korumak için yeterli değil. Hayvan aktivistleri, sekiz yıldır bu yasanın aksayan taraflarını değiştirmek için meclise yeni yasa teklifleri sundu. Binlerce imza toplandı, eylemler, protesto yürüyüşleri yapıldı. İşin içine ünlüler girdi, yurtdışından hayvan korumacı dernekler dahil oldu. 2011 Şubat ayında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile masaya bile oturuldu. 5199 sayılı yasanın değiştirilmesi konusunda hayvanseverler ve hükümet yetkilileri fikir birliğine vardı.
İKİNCİ HAYAL KIRIKLIĞI
Kamuoyundan gelen yoğun tepkiler karşısında kayıtsız kalmayan hükümet yetkilileri, sonunda hayvanları korumaya yönelik yeni bir yasa hazırlamaya karar verdi. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Hayvanları Koruma Kanunu'nda değişiklik yapılmasına ilişkin bir tasarıyı meclise sundu. Tasarı, muhtemelen ekim ayında TBMM'de, görüşülerek yasalaşacak. Ancak bu yeni tasarısı da hayvanseverleri ikna etmiş değil. Hayvanseverler yeni tasarının, hayvan hakları komisyonları, STK'lar, veteriner hekim odaları gibi ilgili kuruluşlardan görüş ve bilgi alınmadan, Türkiye gerçeklerinden uzak olarak hazırlandığı iddia ediliyor.
YENİ KANUN TASLAĞI NE DİYOR?
Doğa ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü yasa değişikliğiyle ilgili hayvanseverlerin eleştirilerini yanıtladı
1. 'Sokak hayvanı', kavramı, tamamen silinecek ve sahipsiz hayvanlar, onlar için ölüm kampları niteliğindeki doğal hayat parklarına sürgün edilecek. Cevap: Doğal hayat parkları; hayvan bakımevlerinde kısırlaştırılıp aşılandıktan sonra kayıt altına alınan sahipsiz hayvanların, hayvan bakımevlerinde yeterli yer olmadığı takdirde sahiplendirilinceye kadar bakılacağı; beslenme, barınma gibi ihtiyaçlarının karşılanacağı, mahalli idareler ve sivil toplum kuruluşlarınca işletilen bakımevleridir. Sahipsiz hayvanlar, belediyeler tarafından kısırlaştırılıp, aşılanarak işaretlenseler de tekrar alındıkları ortama bırakıldıklarında, sokakta oldukları süre içinde trafik kazası, açlık, susuzluk, hastalık, darp vb. olaylara maruz kalıp yaralanmakta veya ölmektedirler.
2. Yeni kanuna göre evde hayvan beslemek suç sayılacak. Cevap: Kanun taslağı ile meskende hayvan barındırılması tamamen yasaklanmamış olup, bakanlığımıza gelen şikayetler doğrultusunda, çevre ve insan sağlığı göz önünde bulundurularak, kanun taslağında meskende barındırılabilecek ev ve süs hayvanı, tür ve sayısının belirlenmesi ile ilgili düzenleme yapılmıştır.
3. Kanun taslağında öldürmek 'uyutma' tanımlamasıyla meşrulaştırılıyor. Cevap : Hazırlanan kanun taslağında sokak hayvanlarının uyutulması veya öldürülmesi ile ilgili herhangi bir madde bulunmamaktadır.
4. Kanun taslağı ile dövüşçü veya bahisçi hayvan sahipleri değil, tehlikeli hayvan ırkları cezalandırılıyor. Cevap: Kanun taslağı ile pitbull terrier, Japanese tosa, dogo argentino, fila brasileiro ve bunlar gibi tehlikeli köpek ırklarını ve melezlerini üretmek, sahiplenmek, ülkemize girişini, satışını ve reklamını yapmak, takas etmek, sergilemek ve hediye etmek yasaklanmış, bu yasağa uymayan hayvan sahiplerine iki yıla kadar hapis cezası öngörülmekte olup, mevcut hayvanların, geçici hayvan bakımevlerine teslim edilmesi zorunluluğu getirilmiştir.
5. Kanun taslağında yer alan hapis cezaları para cezasına döndürülebilecek mi? Cevap: Halen yürürlükte olan kanunda, hayvanlara işkence yapmak ve cinsel ilişkide bulunmak fiillerine idari para cezası uygulanmakta olup, yeni kanun taslağında hayvanlara işkence yaparak ölümüne sebebiyet vermek, suç kapsamına alınarak iki yıla kadar hapis cezası, hayvanlarla cinsel ilişkide bulunanlara da bir yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir. Söz konusu cezalar Adalet Bakanlığı'nın görüşü doğrultusunda düzenlenmiştir.
HAYVANSEVERLER NEDEN TEPKİLİ?
AVUKAT HÜLYA YALÇIN (İST. BAROSU HAYVAN HAKLARI KOMİSYONU YÖNETİM KURULU BAŞKANI)
BİNLERCE SOKAK HAYVANI YOK EDİLECEK
"2004 yılından önce sadece insani ve merhamet duygularıyla korumaya çalıştığımız hayvanlar, bu yıl çıkan hayvanları koruma kanunu ile daha iyi korunacak diye düşünmüş ve dört elle sarılmıştık. Anılan 5199 Sayılı Kanun, hayvanları korumada yetersiz gibi görünüyor. Hazırlanan kanunun diğer tüm kanun ve uygulamalara karşı son derece zayıf kaldığını, zaman içinde yaşadığımız korkunç toplu öldürmeler, zehirlemeler, işkenceler karşısında çaresiz kala kala anladık. Bu nedenle daha insanca yaklaşım içeren düzenlemeler için çalışmalara başladık. Çünkü Türkiye, başta sokak köpekleri olmak üzere binlerce hayvanın yok edileceği bir sürecin başında. "Avrupa'da sokaklarda hayvan yok!" cümlesinin peşinden gidecek, hiçbir şeyi düşünmeden; Avrupa ne yaparsa onu yapan, pasif ve edilgen bir toplum olmadığımızı göstermek için böyle kötü bir noktaya gelmeseydik keşke."
ÖZGÜN ÖZTÜRK (YAŞAM HAKKINA SAYGI DERNEĞİ BAŞKANI)
ÜNLÜLER DE DESTEKLİYOR
"Biz bu tasarının geri çekilmesini ve oluşturulacak komisyonlarda hayvan hakları konusunda çalışmalarıyla kendini ispat etmiş tüm STK'lardan görüş alınmasını talep ediyoruz. Bu tasarı çıktığı takdirde Türkiye'de sokak hayvanlarının ve hayvan haklarının sonu gelir. Bu amaçla Türkiye'den ve dünyadan 38 sivil toplum örgütü ve aralarında Aydan Şener, Bennu Yıldırımlar, Ediz Hun, Erkan Can, Gani Müjde, Hazal Kaya, Olgun Şimşek, Oktay Kaynarca, Sumru Yavrucuk, Volkan Severcan, Yıldız Kenter gibi isimlerin, yanı sıra 68 bin kişi sessizkalmasucaortakolma. com üzerinde yayınlanan deklarasyona imza verdi. Deklarasyona, Aliağa Sokak Hayvanlarını Koruyanlar Derneği, Ankara Barosu Hayvan Hakları Komisyonu, Animal Protection Group Arbeitsgruppe für Tierrechte e.V. Almanya, Bontvoordieren, Hollanda, Dünya Yalnız Bizim Değil Platformu (DYBD), Hayvan Hakları Aktivistleri Derneği (Hayvist), Yedikule Hayvan Dostları Derneği de imza attı."
AVUKAT AHMET KEMAL ŞENPOLAT (HAYVAN HAKLARI FEDERASYONU (HAYTAP) ÜYESİ)
HAYVANSEVER MEMUR İSTİYORUZ
"Bugüne kadar mevcut hayvan bakımevleri zaten iyi yönetilemediği halde,'Sokakta sahipsiz hayvanları toplayacağız, hayvanat bahçelerinin açılması için teşvik edeceğiz,' diye Meclis'e teklifte bulunuldu. Dolaylı olarak hayvanların ölümü için davetiye çıkarılıyor gibi. Bir bakanlık düşünün ki, yunus parklarının açılmaması ile ilgili olarak yasada tek bir teklif vermiyor, televizyonlar üzerinde eğitim programlarının artırılması için yasa teklifi veremiyor. Petshoplardaki üretim için laf olsun cezalarını savunuyor. Hayvanlar için uğraşanların hayvansever, doğasever kişiler olması gerek. Avrupa ve Amerika özentisi içinde olmayan insanlar lazım. Onların derdi hayvanların azalması bizim, derdimiz insanların çoğalması..."
İNGİLTERE'DE 100 BİN KÖPEK ÖLDÜRÜLDÜ
AB Veteriner Hekim Platformu tarafından yapılan bir açıklamaya göre AB ülkelerindeki hayvanların durumu şöyle: "AB yasalarında barınaklar ve sokak köpekleri konusunda kesin hükümler yoktur. Hayvanların refahları ön planda tutulurken, bulaşıcı hastalıklar gündeme geldiğinde öldürme dahil her türlü tedbirin alınması desteklenir. Her ülke kendi koşullarına uygun önlemler alır. Bu nedenle AB ülkelerinde barınak anlayışı ve sahipsiz hayvanlara yapılan uygulamalar, ülkeden ülkeye değişmektedir. İtalya'da bine yakın barınakta 640 bin köpek, 1290 kedi yaşatılmaktadır. Almanya'da binden fazla hayvan koruma derneği ve barınağı olup hiçbir barınakta hayvan öldürülmemektedir. Bunun yanı sıra, İngiltere'de sahipleri tarafından aranmayan başıboş hayvanları kısa bir süre bekletip öldüren barınaklar da, bu uygulamaya karşı çıkan barınaklar da vardır. İngiltere'de 2003 yılında yapılan bir araştırmaya göre, bu şekilde öldürülen köpeklerin sayısı 100 bin civarında. Sokak köpeği kavramı İtalya, Yunanistan gibi Avrupa ülkelerinde de vardır. Bunların neredeyse tamamı evlerinden atılan hayvanlardır."
YARIN EYLEM VAR
Hükümet, 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nu değiştirmeye hazırlanırken, hayvanseverler ve hayvan hakları savunucuları da 30 Eylül Pazar günü saat 14:00'da Türkiye'nin dört bir yanında, ölüm yasasına hayır demek için eylem yapmaya hazırlanıyor. Eylem aynı anda Antalya, Bodrum, Bursa, Çanakkale, Eskişehir, Giresun, İzmir, Tekirdağ, Trabzon ve İstanbul'da eşzamanlı yapılacak.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığına,
STK lar, Veteriner Hekimler Oda ve Fakülteleri, Baro Hayvan Hakları Komisyonları gibi ilgili kuruluşlardan "görüş ve bilgi" alınmadan, Orman Su İşleri Bakanlığı yetkililerince, Türkiye gerçeklerinden uzak olarak hazırlanmış "5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu Değişiklik Teklifi" bakanlar kurulunda imzalanarak TBMM ye gönderilmiştir.
Bu tasarıda on milyonlarca kedi ve köpeğin öldürülmesine ortam hazırlayan maddeleri öncelikle sunuyoruz:
1.Bu kanun teklifine konan "m) Sahipli ve sahipsiz hayvanları belediye sınırları içinde veya dışında başıboş bırakmak YASAKTIR" maddesi ile, çok açık bir şekilde dışarda HİÇ KEDİ-KÖPEK kalmaması hükme bağlanmıştır. Türkiye de 35 bin koy var. Bu köylerde hayvancılık ile uğraşan vatandaşların davarlarını güden on binlerce KOPEK var. Bu yasa teklifini hazırlayanlar "Belediye sınırları içinde ve dışında başıboş sahipli ve sahipsiz..." ibaresini koymakla, köylünün davarını güden köpekleri de "toplama" kapsamına almışlardır. Sokaklarda, köylerde, çiftliklerde, beldelerde, yaylalarda "milyonlarca kedi ve kopek" var. Belediyelerin bunları "canlı olarak" toplama ekipleri yok, toplanan hayvanlara bakim ve tedavi imkanları yok. Dolayısıyla, kedi ve kopeklerin hepsi TOPLAMA adı altında ÖLDÜRÜLECEKTİR.
2. Ayrica "MADDE 3... kapasitesi mevcut hayvan sayısını karşılayamadığında, hayvan bakımevinde rehabilite edilen sahipsiz hayvanlar, sahiplendirilinceye kadar doğal hayat parklarında barındırılır" ibaresi ile kedi ve köpeklerin bu ölüm parklarına doldurulmaları amaçlanmıştır.
2004 yılında cikan mevcut kanunda hükme bağlamış olmasına rağmen, binlerce belediye "Kısırlaştırma" yapmadığı gibi bir "bakım evi" bile kurmamıştır. Belediyeler, bakım evinde ki 50-100 hayvana dahi bakici ve veteriner veremez ve onları açlık ve susuzluğa mahkum ederken, "milyonlarca" hayvan topladığında,"on binlerce bakıcıyı, binlerce veteriner hekimi" istihdam etmeyeceği ve bir günlük yemekleri bile trilyonlar tutan milyonlarca kedi-köpeğin besleme maliyetini karşılamayacağı için, milyar dolarları bulacak binlerce parkların yapılması ve bakım maliyeti hiç bir şekilde karşılanmayacağı için, kolay yol olan "öldürme" seçilecektir.
3. Geçici MADDE 3- ....uyarınca tehlikeli köpek sahiplenenlerin dışında; tehlikeli köpek bulunduranlar, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde köpeklerini bakımevlerine teslim etmek, bakımevleri de bu hayvanları öncelikle almak zorundadır.” ibaresi yasa teklifine konmuş. Şehirlerin %90 inda hala daha bakım evi yokken bu hayvanlar HANGİ bakımevine konacaktır? Bu hayvanların da öldürüleceği açıktır.
4. "Meskende barındırılabilecek ev ve süs hayvanı tür ve sayısı, barındırılacak hayvanların etolojik ihtiyaçları, mekânsal şartlar ile çevre ve insan sağlığı göz önünde bulundurularak Bakanlıkça çıkarılan yönetmelikle belirlenir." maddesi ile evlerde hayvan beslenmesini sınırlama ve hatta yasaklama yetkisi "kayıtsız şartsız" bakanlığa verilmiştir. Bu madde ile evlerde de hayvan beslenmesi yasaklar içine alınma kapısı açılmıştır.
Yasanın bu şekilde KEDI ve KÖPEKLERİ yok etmeye yönelik hazırlanmasına, bürokratlarca dayanak olarak Avrupa Ülkelerinde sokakta "kedi ve köpek" olmaması olarak gösterilmektedir. Doğrudur, çünkü Avrupa Ülkelerinde devlet kurumları görevlerini yapıyorlar. AB Ülkelerinde üretim kontrol altındadır, halbuki yurdumuz kaçak üretim çiftliği cenneti halindedir. AB Ülkelerinde sahipli hayvanların üretimi de kontrol altındadır, kimse hayvanını doğurtup 10 tanesini götürüp şehir merkezine bırakamaz, büyük cezası vardır. Halbuki ülkemizde herkes köpeğini istediği gibi üretir, bakamayınca terk eder, yavrularını şehirler bırakır. AB Ülkelerine ithalat kontrol altındadır, halbuki ülkemiz sınırlarından valizlerle on binlerce kedi ve köpek sürekli olarak girmektedir. Örnek olarak Eminönü'nde ki petshoplar kaçak ithalat ve üretimin merkezi halinde, kurumların gözü önünde serbest satış yaparlar. Yani AB ülkelerini sadece "öldürmeleri" ile örnek gösteren bakanlık, kurumların denetim ve önleme görevlerini ne yazık ki görmezden gelmektedir.
Tespit ve gerekçeli taleplerimiz,
Sorunu ülke çapında çözmek için hayvanlara iliskin düzenlemeler ve uygulamalar, tek bir kurum altında toplanmalıdır. Sahipsiz hayvanlar kısırlaştırılıp rehabilite edildikten sonra, sakat, mağdur ve muhtaç olanlar, piknik alanı türünde bahçelerden oluşan doğalarına uygun koşullarda yapılmış, korunaklı kalıcı bakım evlerine konmalı, sağlıklı hayvanlar alındıkları yere bırakılmalıdır. Sokaklarda ki kedi ve köpeklerin tamamen toplanması, ekolojik dengeyi alt üst edecek, sonra fareler ve haşereler kontrol edilemez sayıda artacaktır. Hayvanların üremelerine ve ithal edilmelerine ilişkin tedbirler olmadığı için, bir süre sonra sokaklar yeniden sahipsiz hayvanlarla dolacak, bir yandan üretilirken öte yandan öldürüleceklerdir.
Hiç bir hayvan türü tehlikeli olarak tanımlanmamalı, onların yaşamları da tıpkı diğer hayvanlar gibi güvence altına alınmalı, ceza ve yaptırımlar hayvana değil onları bu şekilde eğiten sahiplerine uygulanmalıdır.
Sahipli hayvanların meskenlerde ve özel mülkiyette beslenmesine hiç bir şekilde kısıtlama getirilmemelidir. Zaten sakıncalı durumlarda mahkemeler gerekli kararları hızla alabilmektedirler.
Petshop’larda hayvan satışı yasaklanmalıdır. Hayvan üretimi ve ithalatı da yasaklanarak sahipsiz hayvanlarının sahiplendirilmesi sağlanmalıdır.
Hayvanlarla ilgili her türlü ticari faaliyet ve eğlence için kullanılmaları (hayvanat bahçeleri, sirkler, yunus parkları, geleneksel yöresel dövüşler) engellenmelidir.
Yaban hayvanları için doğal yaşam alanları ve rehabilitasyon merkezleri oluşturulmalıdır.
Yasa teklifiyle getirilen “hayvana işkence ve tecavüz eden kişiye hapis cezası” düzenlemesinin para cezasına çevrilmeyecek hale getirilmelidir.
Deney yapilmasini onaylayan hukumler yasada yer almamalıdır.
"Uyutma" kelimesi ile yumuşatılmaya çalışılan "öldürme" yasada yer almamalıdır.
Ülkemizde ki on milyonlarca kedi ve köpeğin öldürülmesini adeta teşvik ederek ortam hazırlayan bu katliam yasasının tarihe bir insanlık suçu olarak geçmemesi için, TBMM üyelerinin ve tüm yetkililerin yapılan hatayı görmeleri ve taleplerimizi dikkate alarak, Baroların Hayvan Hakları Komisyonları, Veteriner Hekim Oda ve Fakülte Yetkilileri, Sivil Toplum Kuruluşlarının da katılımı ile yasa maddelerini yeniden düzenlenmesini talep ediyoruz.
Saygılarımızla...
Bu Yasada metin başka türlü gerekmedikçe;
“Bakan” İçişlerinden sorumlu Bakanı anlatır.
“Başıboş Köpek” başıboş dolaşan veya boynundan bağlı bulunup da bir şahıs tarafından tutulmayan, herhangi bir bölgede veya kendisini besleyen sahibinin kaldığı bir yerde bulunmayan köpek demektir. Ancak, çoban veya avcı ile birlikte dolaşan veya ona refakat eden ve devamlı bakıma tabi tutulduğuna dair Veteriner Dairesince çıkarılmış belgesi olan ve sahibinin yanında bulunan bir köpek işbu yorumun kapsamına girmez.
“Sığır” at, katır, eşek, keçi, koyun ve domuzu da kapsar:
“Köpek” dişi köpekleri de kapsar ancak, sütten kesilmemiş bir köpek yavrusunu kapsamaz;
“Sahip” köpeklerle ilgili olarak, köpeği muhafaza eden herhangi bir kişiyi kapsar:
“Saptanmış” yetkili makam tarafından Resmi Gazetede bir bildiri yayımlamak yolu ile saptamayı anlatır:
“Yetkili Kişi” bu Yasa kuralları uyarınca yetki kullanmak ve görev yapmak için yetkili makamca atanmış herhangi bir kişiyi anlatır:
“Yetkili Makam” şunları anlatır:-
(a) herhangi bir belediye sınırı içinde o belediyenin Meclisi veya o Belediye Meclisi tarafından ilgili amaç için atanmış veya yetkilendirilmiş herhangi bir kişi;
(b) herhangi bir kalkınma bölgesinde Köyler (İdare ve Kalkınma) Yasası gereğince o bölge için kurulmuş Encümen veya o Encümen tarafından ilgili amaç için atanmış veya yetkilendirilmiş herhangi bir kişi ; (*)
(c) öteki tüm yerlerde mahalle veya köyün muhtarı.
|
Bu Yasa kuralları Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetindeki her yerde uygulanır.
|
|
(1) Birinci Cetvelde gösterilen biçimde, yetkili makamdan ruhsat almayan herhangi bir kişi muhafazasında köpek bulunduramaz.
(2) Ruhsatlar, verildikleri yılın 31 Aralık günü sona ererler.
(3) Ruhsatlar için yetkili makam Bütçesine veya gelir kalemine, İkinci Cetvelde gösterilen ücretler ödenir.
Bu ücretler, Bakanlıkça hazırlanıp Bakanlar Kurulunca onaylanacak ve Resmi Gazete’de yayımlanacak bir tüzükle her yıl Devlet Planlama Örgütünce açıklanan yıllık enflasyon oranını aşmamak koşuluyla on katına kadar artırılabilir.
(4) Yetkili makam, ruhsat verilen kişilerin adı, adresi ve mesleğini ve köpeklerin sayı ile cinsini gösteren bir sicil tutar.
(5) Bu madde uyarınca verilmiş herhangi bir ruhsatın sahibi olan kişi, ruhsat verilmiş olan köpeğini başka herhangi bir kişiye satar veya terk ederse, o ruhsat, köpek sahibi ve öteki kişinin ortaklaşa başvurusu üzerine ruhsatın üstüne öteki kişinin adının yazılması yolu ile sona ermemiş süresi için öteki kişiye devredebilir. Böyle bir devir için hiçbir ücret alınmaz.
|
(1)Yetkili makam, aşağıdaki herhangi bir sebepten ötürü herhangi bir kişiye muhafazasında köpek bulundurma ruhsatı vermeyi reddedebilir veya bu amaçla verilmiş olan herhangi bir ruhsatı iptal edebilir;
(a) köpeğin halka, sığır veya evcil hayvanlara tehlikeli olduğu veya kamuyu rahatsız edici olduğunun gösterilmesi,
(b) ruhsat için başvuran kişinin Bölüm 47, Hayvanlara Zulüm Yasası veya onu değiştiren veya onun yerine konan herhangi bir Yasaya riayetsizlik suçundan mahkum edilmiş olması ;
(c) köpeğin kamu sağlığına tehlikeli olan koşullar altında muhafaza edilmesi
(2) Muhafazasında köpek bulundurmak için kendisine ruhsat verilmeyen veya ruhsatı iptal edilen herhangi bir kişi köpeğinin saptanmış biçimde elden çıkarılması veya yok edilmesi için derhal köpeğini yetkili makama teslim eder ; teslim etmekte kusur ederse köpek yakalanarak elden çıkarılmak veya yok edilmek için yakalanabilir ve el konabilir.
Ancak, ruhsat verilmesinin reddedildiği tarihten veya ruhsatın iptal edildiği tarihten başlayarak yedi gün içinde, veya kaymakama itiraz edilmişse, Kaymakam yetkili makamın ruhsat verilmesini reddeden veya ruhsatı iptal eden kararını onaylayan bir karar alana kadar, köpek elden çıkarılamaz veya yok edilemez.
(3) (a) yetkili makamın ruhsat vermeyi reddetmesinden: veya;
(b) ruhsatın iptal edilmesinden kendisini mağdur sayan herhangi bir kişi, red veya iptal etme tarihinden başlayarak yedi gün içinde yazılı olarak Kaymakama itiraz edebilir. Kaymakama itiraz edenler, söz konusu süre içinde itirazın bir suretini yetkili makama tebliğ etmelidirler.
(4) Kaymakamın itiraz ile ilgili kararı kesindir.
|
(1) Yetkili makam, ruhsat verilmiş olan köpeğe takılmak için ruhsat sahibine ücretsiz olarak, bir nişan verir.
(2) Yukarıdaki (1)’inci fıkra kuralları gereğince verilen bir nişanın kaybolduğunun veya yok edildiğinin yetkili makam nezdinde kanıtlanması halinde yetkili makam iki yüz Türk Lirası (**) ödenmesi üzerine ruhsat sahibine nişanın bir sureti verilir.
(3) Ruhsat sahibi, nişan verilmiş olan köpeği ruhsatın geçerliliği sırasında muhafazasında bulundurmaktan vazgeçerse veya köpek ölürse, nişanı yetkili makama iade eder.
(4) Her ruhsat sahibi, ruhsatının yetkili makamın yetkilendirdiği herhangi bir kişi veya Polis Örgütünün herhangi bir mensubu tarafından kontrol için istenmesi halinde, makul olan bir süre içinde ruhsatını ibraz eder.
|
(1) (a) muhafazasında ruhsatsız köpek bulunduran;
(b) bu Yasanın herhangi bir maddesine aykırı olarak muhafazasında köpek bulunduran;
(c) köpeklerin bu Yasa uyarınca kaydı ve kontrolü konusunda yetkili makama karşı hileli bir fiilde bulunma niyetiyle veya hile olasılığı bulunan herhangi bir davranışta bulunan;
(d) boynundan bağlı olmayan ve kontrol altında bulunmayan döllenme zamanındaki dişi bir köpeği belediye sınırları veya kalkınma bölgesi (*) içinde herhangi bir kamu yolunda veya kamuya açık herhangi bir yerde veya dişi köpeğin muhafaza edilmekte olduğu veya ilgili zamanda kalmasına izin verilen binadan başka bir binada bulunduran veya bulundurmasına izin veren,
(e) sahibi bulunduğu veya muhafazasında bulundurduğu bir köpeğin bir kamu yolunda veya genel bir yerde, herhangi bir şahsı rahatsız edecek tarzda hareket etmesine müsaade veya tahammül eden,
(f) Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetindeki herhangi bir bölge veya yerde köpeğine veya ilgili zamanda sorumlu olduğu herhangi bir köpeğe, civardaki binalarda sakin veya oturan kimseleri rahatsız edecek şekilde örme yolu yüksek, devamlı veya tekrarlanan ses çıkarmasına rıza ve müsamaha gösteren veya müsaade eden,
(g) 1 Mart 1970 tarihini takip eden ilk altı ay içerisinde, herhangi bir köpek sahibi üç ayda bir olmak koşuluyla iki defa ve daha sonrada veteriner servislerinin tayin edeceği zamanlarda, köpeğini muayene ettirip sertifika almayan ve yetkili makama ruhsat almak için müracaat ettiğinde bu sertifikayı ibraz etmeyen;
(h) Dişi köpeklerin yavrulanması halinde durumu en geç yedi gün içinde yetkili makama bildirmeyen herhangi bir kişi, bu Yasaya aykırı davranıştan dolayı bir suç işlemiş olur ve iki yüz bin Türk Lirasına (**) kadar
para cezasına çarptırılabilir.
|
Hayvan Hakları'yla ilgili, Meclis'e sunulan yeni yasanın geri çekilmesi için ve tepki göstermek adına, hayvan hakları savunucuları tarafından 30 Eylül'de düzenlenecek eyleme hayvanseverlerden olumlu tepkiler geldi. Hayvanseverler, 'gerekli izinlerin alınarak' bu eylemin eş zamanlı tüm illerde yapılması için paylaşımlarda bulundu. Siz de kendi şehrinizde, 30 Eylül 2012 Pazar günü 14:00'de toplanarak tüm Türkiye genelinde sesinizi duyurabilirsiniz. Bu haberi, hayvansever dostlarınızla paylaşarak ÖLÜM YASASI'NA HAYIR eylemini duyurarak, sessiz canların hayatta kalmalarına destek olabilirsiniz.
Not: YENİ YASAYA GÖRE, ''40 CM. ÜSTÜ 20 KG. ÜZERİ TÜM KÖPEKLER TEHLİKELİ OLARAK SINIFLANDIRILACAK" ve otomatikman toplatılacak! Sokaklarda yaşamaya çalışan hayvanlar da toplanacak ve doğal yaşam parkı adı altındaki ÖLÜM KAMPLARINA ATILACAK!
Not: Sizler de hangi şehirde nerede toplanacaksanız lütfen bu habere yorum yazın, biz de yayınlayalım. Ayrıca, tepki göstermek adına tüm eylemlere SİYAH renkli tişört giyilerek gidilecektir.
ÖNEMLİ NOT:
"Eş zamanlı eylemlere katılacak guruplara duyurudur: Hangi guruptan , kurumdan , dernekten olursa olsun, kişisel katılım olarak eylem planlandığından kesinlikle logo pankart ve giyimlerde gurup , kurum ve derneklerin adının yada logosunun geçtiği hiçbir şey kullanılmayacaktır. Bu konu es geçilir ve insanlar bu konuya dikkat etmezse, basın ve yayında tek yürek, tek güç çizgisi kaybolur ve çıkacak tartışmalarla eylem olumsuz sonuçlanır ve bu hatanın affı yoktur. Sonuç, kamuoyu gözünde fiyasko olacaktır. Yine aynı şekilde ısrarla köpekleriyle gelmek isteyenlerin baskısıyla karşılaşıyoruz, orada herhangi bir köpekli olayda tüm hayvanların ipini çekmiş olacağınız düşüncesiyle, köpeklerinizi getirmeyin. Benim köpeğim sakin diyerek binlerce insan arasında dar sokakta köpeklerin stress altında kalmalarına neden olmayın. Basın orada olacağı için yanlışlıkla köpeğin kuyruğuna dahi bassanız, köpek bunun etkisiyle saldırsa bile basın gözünde işte vahşi köpekler saldırıyor durumuna girmeyin".
Haydi duyarlı hayvanseverler! Sessiz kalmayın, suça ortak olmayın! Tek suçu yaşamak olan canlara, özgürlüklerini kaybettirmeyin!
Zaman zaman gazetelerde çıkan “pitbull şuna saldırdı, şunu yaraladı” türü haberlerden sonra hep aynı tartışma yaşanır; Pitbull beslemek suç mu değil mi?
24 Haziran 2004’te çıkarılan Hayvanları Koruma Kanunu’nun 14. maddesinde yer alan; “pit bull terrier, Japanese tosa gibi tehlike arz eden hayvanları üretmek; sahiplendirilmesini, ülkemize girişini, satışını ve reklamını yapmak; sergilemek ve hediye etmek yasaktır” ibaresi her geçen gün insanların kafalarını karıştırmaya devam ediyor. pit bull’u olan suçlu mudur? Suçluysa bunun cezası nedir? Peki ya pit bull’unu 2004’ten önce aldıysa? Şimdi bu pit bull’lar ne olacak? Yasadaki “gibi” bize neyi anlatmak istiyor? Madem kanunda satışı yasak deniyor o zaman Eminönü’nde, internet üzerinden ve pet marketlerden yapılan satışlara nasıl izin veriliyor? İnsanlar kafalarındaki bütün bu yanıtsız soruların yanı sıra her gün medyada yer alan yeni bir pit bull vahşeti haberiyle irkiliyorlar. Gelin bu pit bull “canavarını” yakından tanıyalım ve yasadaki yerini öğrenelim.
Pit bull’u tanıyalım
Pit bull terrier, 19. yüzyılda İngiltere’nin Staffordshire bölgesinde bulldog ile çeşitli terrierlerin çiftleştirilmeleriyle elde edilen bir tür. ABD’ye getirilen bu cins burada ağırlığını arttıran ve başının daha güçlü hale gelmesini sağlayan yöntemlerle şu andaki durumuna getirildi. Pitbull erkekleri 44–46 cm, dişileri 40–42 cm yüksekliğinde oluyor ve ağırlıkları 17–20 kg arasında değişiyor. Güçlü, kaslı bir gövdeye sahip bu hayvanlar aynı zamanda çok da çevik olarak biliniyorlar. Amerikan Köpek Kulübü tarafından American Staffordshire, İngiliz köpek kulübü tarafından ise Amerikan pit bull terrier olarak sınıflandırılan pit bull’lar düşmanlarıyla öldüresiye savaşan bir tür. Ancak, asgari bir eğitimle yabancıların niyetini anlayabilmesini sağlayacak kadar yetenekli, sakin, iyi huylu ve itaatkâr bir köpek haline getirilebildikleri gibi çok da iyi bekçi köpeği olabiliyorlar. Sonuçta her şeyin pitbullunuzu nasıl eğittiğinize bağlı olduğu söyleniyor.
Pit bull’un medyanın insanların kafasında yarattığı sahte bir canavar olduğunu söyleyen Avukat Ahmet Kemal Şenpolat, pit bull’un diğer bütün köpekler gibi çok iyi bir ev köpeği olabileceğini dile getiriyor. “Önemli olan hayvanlara küçüklüğünde nasıl eğitim verdiğinizdir” diyen Şenpolat, medyanın pit bull vahşeti haberleriyle pit bull’u bir güç, bir silah olarak kullanmak amacıyla alan kişi sayısını arttırdığına ve köpeklerin bu tür insanların elinde yanlış yetiştirildiğine inanıyor.
Yasadaki “gibi” ne ifade ediyor?
Pit bull ve Japanese tosa dışındaki bir takım köpekleri ifade eden “gibi” acaba hangi köpekleri kapsıyor ve o köpeklerin tehlikeli olduğuna kim tarafından karar veriliyor? Türkiye’deki yasada ucu açık bırakılan bu ifade her an her köpeği tehlikeli sayabilecek konumda iken, değişik Avrupa ülkelerinde tehlikeli olarak kabul edilen köpeklerin listesi hayli uzun; Pit bull, doberman, presa canario, rottweiller, dogo of Bordeaux, bullmastiff, Neapolitan mastiff, Staffordshire bull terrier, tosa inu, fila brasilerio, dogo Argentina, İspanyol mastiffi, vasco, pastor mallorquin, bouvier of flanders (Belçika çoban köpeği), husky, chow chow, Alman çoban köpeği, danua, malamut, presa mallorquin, Tibet mastifi, Airedale Terrier, Akita İnu, İsviçre dağ köpeği, alano, samoyed, dev schnauzer, komondor, majorero, mastiff, pator de beauce, soxer, St. Bernard, cane corso, bull terrier, Pirene dağ köpeği, bergamosco, briard, Kafkas çoban Köpeği, Merama çoban köpeği ve siyah Rus terrieri.
Bir başka deyişle “gibi” ifadesiyle sadece medyadaki haberler dolayısıyla popüler hale getirilen pit bull’u değil, sevimli olarak gördüğümüz, evlerimizde baktığımız Husky ve St. Bernard gibi köpekler de anlaşılabiliyor.
“Sorun Pitbull’da değil onları dövüştürenlerde” başlıklı haberimizi okumak için tıklayın
Yasa’nın şifresi…
Yasanın çıkış tarihinden önce pit bull sahibi olanların elindeki köpekleri kısırlaştırmaları ve belediyelere kaydettirmeleri gerektiğini söyleyen Avukat Ahmet Kemal Şenpolat, bugüne kadar kaydettiren birini tanımadığını, hatta belediyede çalışanların bu hayvanı tanıyıp tanımadıklarını, böyle bir yasadan haberleri olup olmadığını merak ettiğini dile getiriyor. Yasaların uygulanabilmesi için öncelikle insanların, çalışanların bu konuda bilinçlendirilmesi ve katılımlarının sağlanması gerektiğini söyleyen Şenpolat, insanlar tarafından benimsenmeyen yasaların askıda kalacağına dikkat çekiyor. Hayvanları Koruma Kanunu’nun Ceza Kanunu yerine Kabahatler Kanunu’nda yer almasından dolayı cezaların paraya çevrileceğini hatırlatan Şenpolat, bu kanunun toptan değiştirilmesi gerektiğini ve Ceza Kanunu kapsamına alınması gerektiğini ifade ediyor. Kanunda yasak olmasına rağmen Eminönü, pet marketler ve internet sitelerinde pit bull satışının aleni bir şekilde devam ettiğini hatırlattığımız Şenpolat, “Hayvan satışında ciddi bir rant dönüyor, bu yüzden bunları durdurmak için gerçekçi çözümler ve cezalar üretilmeli” diyor.
Sonuç olarak yasada aksi yazmasına rağmen fiilen pit bull satışı sürüyor. Besleme ve satış konusunda fiilen herhangi bir engel bulunmuyor. Bu tür köpeklerin satışını ve bulundurulmasını engelleyecek herhangi bir birim de mevcut değil.
Bu yasa senden ne istiyor?
* Pit bull bulundurmanın bir kabahat olduğunu bilmeni, gerekirse kabahatinin bedelini ödemeni ve devlet bütçesine gereken katkıyı sağlamanı istiyor.
* Pit bull’un tipini tarif edemeyecek, yasadan haberi olmayan belediye çalışanlarına köpeğini kaydettirmeni istiyor.
* Yasak olduğu kanunda belirtilmesine karşın internet sitelerinde, Eminönü’de, pet marketlerde pit bull satan insanlara uymamanı temenni ediyor.
İstanbul’un Kadıköy ilçesinde belediye meclisine verilen teklif kabul edilirse, ilçedeki petshoplarda kedi ve köpek satışı yapılamayacak.
Kadıköy Belediyesi bir ilke imza attı. Petshoplarda kedi ve köpek satışının engellenmesi için ilçe meclisine teklif verildi.
Teklif onaylanırsa 1 Nisan'dan itibaren ilçede petshoplarda kedi ve köpek satılamayacak. Teklifin olumsuz koşullar ve hayvanların sokağa atılmasını önlemek için verildiği bildirildi.
Mucize Köpek; Ona Bazıları Dog-Tor Diyor
Avustalya'nın Melbourne şehrinde bir çocuk hastanesinin koridorlarında çocuk hastaların tedavisine destek sağlayan, hastanenin önemli personellerinden biri olan Ralf, bir dev Schnauzer.
Kanserli böbreği alınan 2 yaşındaki Claire'nin annesi, operasyondan sonraki 5 gün içinde bebeğinin kapıdan giren ralf'i görünce kendi başına ayağa kalktığını ve yalpalayarak ralfe doğru yürüdüğünü anlatırken, kelimelerin yetmeyeceği kadar inanılmaz olduğunu söylüyor.
Ralf hastalarla kısa yürüyüşler yapıyor, yorucu kemoterapi seansları boyunca hastanın yanında oturuyor, onlara refakat ediyor.
Hayvanlara yapılan kötü muamele ve cezaların etkisiz kalması nedeniyle, toplum vicdanın bu yasanın çıktığı zamandan beri yaralandığı bir gerçektir. Mevcut 5199 sayılı yasanın hükümleri etkisiz kalmıştır. Kanunun, her şeyden önce adının değiştirilmesi gerekmektedir. Çünkü, asıl olan, tüm canlıların, hukuken “haklarının” olduğunu kabul etmektir. Hak, hukuk düzeni tarafından korunan menfaat demektir. Bu çalışma ve kanun teklifi ile onların haklarının güvence altına alınması ve yasanın özellikle KABAHATLER HUKUKU kapsamından çıkması amaçlanmaktadır.
Yasanın özü savunmasız tüm canlıların doğasından kaynaklanan yaşamsal, bedensel ve özgürlük haklarının korunarak yasal teminat altına alınmasıdır. Bu sebeple yasanın adındaki koruma ifadesinin korunması, yasanın adına hayvan hakları ifadesi eklenmesi yasanın tüm ruhunu yansıtacak bir ada sahip olmasını sağlayacaktır.
Öncelikle hayvanların yaşam hakları yasada kendisini bulmalı , bu hakkı tanımlaması ve yasanın adının da “Hayvan Haklarını Koruma Kanunu” şeklinde yeniden düzenlenmelidir Hak olmadan hukukun tesis edilmesinin imkânsızlığı göz önüne alındığında asıl olanın tüm canlıların yaşamdan kaynaklanan doğal hakları olduğunun da kabul edilmesi gerçeğidir. Dolayısıyla Hayvanları Koruma Kanununun isminin, “HAYVAN HAKLARINI KANUNU” olarak değiştirilmesi gerekmektedir. Tüm kanunun ruhu, her bir maddeye ve düşünülen gerekçeye nüfuz etmelidir. Onların HAKLARININ var olduğunu kabul ederek, kanun değişikliğini ele almamız, tüm kanunu bu bakış açısı ile kabul etmemiz gerekir. Aslında, bu değişiklik hayvan hakları konusunda reform niteliğindeki “zihniyet değişikliğinin” de ilk adımı olacaktır. Zaten 15 Ekim 1978 tarihine Paris’te UNESCO binasında kabul edilen beyannanme, EVRENSEL HAYVAN HAKLARI BEYANNAMESİ’dir.
Tabii ki burada bahsedilen hak , insanların sahip olmuş olduğu hak ve fiil ehliyetine yaklaşan ya da onunla eşit olan bir hak değildir. Ancak hayvanların eşya ya da mal olarak kabul edilmediği tüm uluslararası literatürde ve doktrinde büyük çoğunlukla kabul edilmektedir.
Tüm hayvanların haklarının var olduğunun kabul edilmesi ile kanunu uygulayacak olan merciiler de olaya haklar açısından yaklaşacak ve “hukuken zedelenen bir hakkın korunması” bakış açısı ile, kanun, yorumlanacaktır.
Unutulmaması gereken husus; burada savunulan hakkın, bir kısım hayvan severlerin hakkının değil, hayvanların hakkı olduğudur. Alman Medeni Kanununun 90. maddesine de eklendiği ve kabul edildiği üzere, “hayvanlar bir eşya ya da mal değildir.”
Hatta bu kanun ile, hayvan severlere karşı bile hayvanların haklarının savunulacağı esası kabul edilmelidir.
BİRİNCİ KISIM
GENEL HÜKÜMLER
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Tanımlar ve İlkeler
Amaç
MADDE 1. - Bu Kanunun amacı; hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamak ve doğal yaşamlarından kaynaklanan ekolojik ve etolojik haklarını güvence altına almaktır.
GEREKÇE:
Hayvanların etolojik ve ekolojik ihtiyaçlarının var olmadığı bir ortamda, hayvan haklarının olamayacağı açık ve nettir. Bu sebeple, yasa maddesi değiştirilerek kanunun ruhuna uygun olarak amacı genişletilmiştir.
Kapsam
MADDE 2 – (Değişik Madde) Bu Kanun, amaç maddesi doğrultusunda yapılacak düzenlemeleri, alınacak önlemleri, sağlanacak eşgüdümü, denetim, sınırlama ve yükümlülükler ile hayvanlara ve onların doğal yaşam alanlarına karşı işlenen suçlar ve tabi olunacak cezai hükümleri kapsar.
GEREKÇE :
Kanunun yayınlandığı 24.06.2004 tarihinden bu yana kanunun ilgili maddelerindeki cezai hükümlerin Kabahatler Kanunu cezai hükümleri niteliğinde olması, kanunun hayvanlara karşı işlenen suçlarda caydırıcı niteliğinin olamamasının başlıca sebebidir. Bu nedenle kapsam maddesinde suç ifadesine yer verilmiş ve hayvanların yaşamalarının ana öğesi olan yaşam alanlarına karşı işlenen suçlar da kapsama dahil edilmiştir.
Bu kanunun temel işlevi ve temas etmek istediği husus, hayvanların haklarının olduğu kadar hayvanlara karşı bu haklara uyulmaması, haklarına tecavüz edilmesi, istismar edilmeleri karşısında, cebir ve şiddete maruz kalmaları nedeniyle, yani onlara karşı ( artık kabahat değil) suç işlenmesi durumunda, bu kanunun getireceği yaptırımları da belirlemek olmalıdır. Sadece onları korumak için yapılacak eşgüdüm ve denetim yeterli değildir. Bu kanunun asıl amacı, bu yükümlülükleri yerine getirmeyen ve hayvan haklarına tecavüz eden kişilere karşı caydırıcı tedbirler koyabilmek, ciddi yaptırımlar düzenleyebilmek olmalıdır. Kanun içeriğinde Suçtan bahsetmemek ve cezaların sadece idari para cezası olarak kalması nedeniyle hiç de caydırıcı özellik taşımaması, kanunun ruhuna aykırı düşer ve kanunun büyük eksikliğidir.
Bir diğer deyişle, bu kanun ve ilgili diğer mevzuat uyarınca, hayvan haklarına ilişkin olarak, gerekli yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerin, denetimleri usulüne uygun yapmayanların, işbirliği sağlamayanların, hayvanların haklarına tecavüz eden ya da bu haklarını istismar edenlerin, gerçek ya da tüzel kişi olsun, hayvanlara karşı suç işlemiş olduklarını kabul etmek gerekir. Bu kanun içeriğinden de bellidir. Mevcut durum, kanun tekniği bakımından, bu cümle ile açıklanmaktadır.
Kanunun kapsamını ve amacını açıklayan 2. maddede de; “hayvanlara karşı işlenen suçlar” kısmının belirtilmesi, özellikle gereklidir. Kanun her ne kadar KABAHATLER KANUNU hükümlerine tabi olsa da, bu yasa değişikliği teklifi ile öncelikle bu kanunun kabahatler kapsamından çıkarılıp SUÇLAR kapsamı altında değerlendirilmesi arzu edilmektedir. Toplumdaki genel beklenti de, hayvanlara karşı işlenen fiillerin kabahat değil bilakis suç olarak değerlendirilmesi, ve en azından bu fiili işleyen kişinin sabıkasına bu suçun işlenmesi yönündedir.
Zaten Kanunun mevcut kapsamı da; sadece sınırlama, denetim ve yükümlülükler olmayıp aynı zamanda hayvan haklarına karşı işlenen suçları da içermektir.
Tanımlar
MADDE 3. - Bu Kanunda geçen terimlerden;
a) Yaşama ortamı: Bir hayvanın veya hayvan topluluğunun doğal olarak yaşadığı yeri,
b) Etoloji: Bir hayvan türünün doğuştan gelen, kendine özgü davranışlarını inceleyen bilim dalını,
c) Ekosistem: Canlıların kendi aralarında ve cansız çevreleriyle ilişkilerini bir düzen içinde yürüttükleri biyolojik, fiziksel ve kimkanunl sistemi,
d) Tür: Birbirleriyle çiftleşebilen ve üreme yeteneğine sahip verimli döller verebilen populasyonları,
e) Evcil hayvan: İnsan tarafından kültüre alınmış ve eğitilmiş hayvanları,
f) Sahipsiz hayvan: Barınacak yeri olmayan veya sahibinin ya da koruyucusunun ev ve arazisinin sınırları dışında bulunan ve herhangi bir sahip veya koruyucunun kontrolü ya da doğrudan denetimi altında bulunmayan evcil hayvanları,
g) Güçten Düşmüş Hayvan: (Değişik Fıkra) Bulaşıcı ve salgın hayvan hastalıkları haricinde, yaşlanma, sakatlanma, yaralanma ve hastalanma gibi çeşitli nedenlerle doğal hareket yeteneğini kaybetmiş bütün hayvanları,
GEREKÇE :
Güçten düşmüş hayvan, sadece binek ve yük hayvanı olarak algılanmamalıdır. Evde beslenen her çeşit süs hayvanı ya da evcil hayvan da doğanın kaçınılmaz bir gerçeği olarak güçten düşebilir. Kaldı ki, bu kanunun md 5/son fıkrasına göre, bu hayvanları barındıkları yerlerden tahliye etmek ya da tahliyeye zorlamak suçtur.
Dolayısıyla, yaşlanma ya da sakatlanmanın, doğanın bir gerçeği olduğunu kabul etmek, bunun sadece binek ve yük hayvanları için geçerli olamayacağını aslında tüm hayvanların başına gelebilecek çok doğal bir olgu olduğunu temel prensip olarak kabul etmek gerekir.
Bu nedenle, işbu cümlenin de eklenmesi, tüm hayvanların yaşam boyu hakları olduğunu da kabul etmekle eş değerdir. Kanunun yapılma tekniğinin de kendi içindeki diğer maddeler ile uyumlu olması gerekir.
h)Yabani hayvan: Doğada serbest yaşayan evcilleştirilmemiş ve kültüre alınmamış omurgalı ve omurgasız hayvanları,
ı) Ev ve süs hayvanı: İnsan tarafından özellikle evde, işyerlerinde ya da arazisinde özel zevk ve refakat amacıyla muhafaza edilen veya edilmesi tasarlanan bakımı ve sorumluluğu sahiplerince üstlenilen her türlü hayvanı,
j) Kontrollü hayvan: Bir kişi, kuruluş, kurum ya da tüzel kişilik tarafından sahiplenilen, bakımı, aşıları, periyodik sağlık kontrolleri yapılan işaretlenmiş kayıt altındaki ev ve süs hayvanlarını,
k) Hayvan Bakımevi: (Değişik Fıkra) Hayvanların aşılama, kısırlaştırma, tedavi ve bakımlarının, rehabilitasyon süresince yapıldığı, beslenme, barınma gibi ihtiyaçlarının sağlandığı, rehabilitasyon merkezini, Bakıma muhtaç, sahipsiz ve güçten düşmüş, doğası dışı agresif ve saldırgan tavırlar gösteren hayvanların rehabilite edildiği ve bu süre içerisinde ihtiyaçlarının karşılandığı merkezi,
GEREKÇE :
5199 sayılı kanunun tanımlar bölümünde, “HAYVAN BAKIMEVİ” tanımlanmamasına rağmen, bu kavramın ileriki madde değişikliklerinde de bu şekliyle geçtiği görülecektir. Bu kanunun uygulama yönetmeliği de barınak yerine hayvan bakımevi kavramı üzerinde durur. Uygulamada hayvan bakımevleri birer sağlık ocağı, veterinerlik ofisi, klinik hatta rehabilitasyon merkezi olarak çalışması gerekirken, bu merkezler, maalesef insanlar tarafından terkedilmiş bir çok sağlıklı kedi ve köpeğin bulunduğu, “hayvan barınağı” adı altında çok kötü şartların mevcut olduğu ve adeta bu hayvanların yaşamaya mahkum edildiği, mekanlar haline dönüşmüştür.
Halbuki, hayvan bakımevine gelen tüm hayvanların tedavilerinin yapıldığı birer küçük hastane olması, asıldır. Barınak olarak algılanıldığında, hem buraya gelen yardıma ve bakıma muhtaç hayvanlar gerekli faydayı göremeyecek hem de insanlar barınaklara sahipli köpeklerini bırakmak konusunda teşvik edilecektir. Bakımevi müessesinin yardıma muhtaç hayvanlar için uzun yıllar hizmet etmesi gereken yerler olması düşünülürken “barınak” kavramının kesinlikle en kısa zamanda kaldırılması ve pratik hayata bu şekliyle geçirilmemesi asıldır. Barınak kavramı, bu haliyle kaldığı sürece, geçici hayvan severlik hissine kapılan insanlar tarafından da “ nasıl olsa Devlet onlara bakar “zihniyetiyle, hayvanların terki teşvik edilecektir.
Çünkü barınaklar, aşırı yoğunluktan ve var olma amacının dışında kullanılmaktan; adeta birer ölüm kampı, hayvanların adeta zorlukla yaşamaya mahkum edildiği, zorla nefes aldıkları, gözlerden ırak birer işkence merkezi haline gelmiştir.
Dolayısıyla, “Hayvan bakımevi” kavramının, kanuna tanım olarak intikali, hayvan haklarının korunduğu merkezler olması açısından zorunludur.
Hayvan bakımevi adı altındaki merkezler sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların yaşamsal ihtiyaçlarının karşılandığı, tıbbi yardım alabildikleri, çevreye uyumsuz bireylerin diğerlerine zarar vermesinin engellenerek rehabilite edildikleri, yapılabiliyorsa sahiplendirildikleri merkezlerdir. Oysa , sağlam hayvanlar dahi bu barınak adı verilen ölüm kamplarında ölüme mahkum edilmektedir.
Sonuç olarak kanunun ruhuna uygun olarak hayvan bakımevleri, sadece bakıma muhtaç sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların bakımevi olarak biçimlendirilmelidir.
l) Deney: Herhangi bir hayvanın, etik kuruldan izin alındıktan sonra, bilimsel amaçla, bu kanunun çıkarılış amacına ters düşmeyecek şekilde kullanılmasını
m) Deney hayvanı: Deneyde kullanılan ya da kullanılacak olan hayvanı,
n) Kesim hayvanı: Gıda amaçlı kesimi yapılan hayvanları,
o) Bakanlık: Çevre ve Orman Bakanlığını,
(Ek Fıkra)
p) İşaretleme: Hayvanların yaşamı ve davranışları üzerine olumsuz etkisi olmayan, Veteriner Hekim kontrolü altında, kulak küpesi, mikroçip (elektronik hücre) gibi materyallerin uygulanmasıyla, hayvanları kimliklendirme ve kayıt altına alma yöntemini,
GEREKÇE :
Teknolojinin getirdiği olanaklar sayesinde, hayvanların hem sağlığının korunması hem sahibinin belirlenmesi hem de barınaklarda insanların sahip oldukları hayvanları kaybetmemesi adına ve daha da önemlisi insan ve doğa sağlığı açısından yapılması gereken tıbbi tedavi ve aşılarının zamanında yapılması ve denetlenmesi açısından, tüm hayvanların çok basit bir yöntemle işaretlenmesi, asıldır. Bu pratik olarak tüm hayvanların, gerekli tedaviyi, ne zaman, nasıl aldıkları hususu dışında, hangi hayvanın kimin sorumluluğunda olduğuna dair de çok kuvvetli kanıttır. Böylelikle, ülke genelindeki her tür sahipli hayvan kayıt altına alınmış olacaktır. Ayrıca, bu kişiler annenin veya yavrularının sağlığını tehlikeye atmamak için gerekli anatomik, fizyolojik ve davranış karakteristikleri ile ilgili önlemleri almakla da yükümlü olmalıdır.
Ayrıca, uygulanan işaretleme işlemi hayvana acı vermemelidir. Hayvanlara acı, eziyet ve ıstırap çektirecek her türlü uygulamadan kaçınmak, bu kanunun özünün gereğidir. Bu nedenle, hayvanları kimliklendirip kayıt altına alırken daha az acı verecek bir yöntem olan microchip yöntemine radikal bir geçiş yapmak gerekir.
(Ek Fıkra)
r) Müşahede Merkezi : Veteriner Hekim raporu doğrultusunda, hastalıktan şüpheli ya da hasta hayvanın, geçici süre ile gözetim altında tutulduğu yerdir.
GEREKÇE :
Özellikle salgın hastalıklar çıkması halinde ilk müdahelenin yapıldığı ya da güçten düşmüş ve bakıma muhtaç hayvanların tedavilerinin gerçekleştiği, özellikle bu kanunun 6. maddesinde belirtilen kısırlaştırmalarının, il hayvanları koruma kurulunun denetiminde yapıldığı veterinerlik hizmet merkezlerinin, olması gerekmektedir. Herhangi bir bulaşıcı hastalık bulunduran ya da bulundurması muhtemel olan diğer hayvanlara ve insanlara bulaştırma tehlikesi bulunduğu süreç içerisinde ihtiyaçlarının karşılandığı ve diğer hayvanlardan ayrı tutulduğu yerlere ihtiyaç bulunmaktadır. Bu yerlerde söz konusu hayvanlar geçici olarak barındırılmalıdır. Hayvan sağlığının, müşahede merkezleri olmadan ve bilimsel veterinerlik hizmeti alınmadan sağlanması mümkün değildir. Hatta insanlara bulaşıcı hastalıkların geçmesinin engellenmesinde de, ilk kararı alacak ve hayvanları gerekirse uzunca bir süre karantina altında tutacak, bu süre içinde bakımlarını sağlayacak veteriner hekimlerden ve yeterli personelden oluşacak merkezlerin olması, kanun koyucu tarafından belirtilmiş ancak tanımlar kısmında bu husus unutulmuştur. O nedenle, “müşahede merkezi” kavramının, tanımlar kısmına eklenmesini, uygun görüyoruz. Bu merkezin çalışma esasları, Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikte ayrıntılı olarak belirtilecektir.
(Ek Fıkra)
s) Hayvan : Bitkilerden farklı olarak, duygu ve hareket yeteneği olan, hissetme yetisine sahip, kendilerine ait yaşamları olan, korunmaya ihtiyaç duyan canlıların tamamı,
GEREKÇE :
Bir varlık, haklarını savunmaya ne denli az muktedirse, bunu onun adına yapmak için üzerimize düşen sorumluluk o denli büyüktür. Bu anlamda onların savunmasız olduğunu düşündüğümüz andan itibaren korunmaları gerekliliği de ortaya çıkar. Bu kanunun hazırlanış gayelerinden en önemlisi hayvanların insanlar tarafından gördükleri eziyetlerin önüne geçebilmek ve zaten var olan haklarını savunurken hayvanlar adına onların sesi olabilmektir. Kanuna hayvan tanımını getirirken hissetme yetisi, kendine ait bir yaşamı ve korunmaya olan ihtiyacını göz önünde bulundurmak gereklidir.
(Ek Fıkra)
ş) Eşitlik ilkesi : Farklı gruplardaki hayvanların, doğalarının gerektirdiği şekilde çıkarlarının aynı derecede önemsenmesini,
GEREKÇE :
Eşitlik ilkesine göre temel unsur, söz konusu varlığın çıkarları her ne ise bu çıkarların göz önünde bulundurulmasıdır. Temel eşitlik ilkesi, eşit muameleyi değil eşit önemsenmeyi gerekli kılar. Hissetme yetisi başkalarının menfaatlerini göz önünde bulundurma konusunda savunulacak en önemli unsurdur.
(Ek Fıkra)
t) Koşullu etik körlük : Mesleki ödüller almak için hayvan deneylerinin doğurduğu etik meselelerin göz ardı edilmesini,
(Ek Fıkra)
u) Sahipsiz hayvan : Barınacak yeri olmayan veya sahibinin ya da koruyucusunun ev ve/veya arazisinin sınırları dışında bulunan ve herhangi bir sahip veya koruyucunun kontrolü ya da doğrudan denetimi altında bulunmayan hayvanları,
(Ek Fıkra)
ü) Serbest Veteriner Hekim: 18.3.1954 tarihli ve 6343 sayılı Veteriner Hekimliği Mesleğinin İcrasına Türk Veteriner Hekimleri Birliği ile Odaların Teşekkül Tarzına ve Göreceği İşlere Dair Kanun uyarınca mesleğini icra eden ve bu Kanunun 5 inci maddesinde sıralanan görev ve yetkileri kullanan ve sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilim veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticarî mahiyette olmayan hekimlik hizmetlerini, işverene tâbi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapan bu yasanın tatbikinde görevlendirilen, 23/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tâbi olmaksızın çalışan, mevzuatlar çerçevesinde mesleğini serbest olarak icra etme yetkisine sahip veteriner hekimi,
(Ek Fıkra)
v) Sorumlu Veteriner Hekim: Belediye bakımevlerinde, yasalarla belirlenmiş hizmetleri ve sorumlulukları yerine getirecek olan kamu veteriner hekimini,
(Ek Fıkra)
y) Yerel Hayvan Koruma Görevlisi: Özellikle kedi ve köpekler gibi sahipsiz hayvanların kendi mekânlarında, bulundukları bölge ve mahallerde yaşam sorumluluğunu üstlenen ve il hayvan koruma kurulunca yetkilendirilen gönüllü kişileri,
ifade eder.
İLKELER
( Başlık Değişikliği ) HAKLAR :
GEREKÇE :
Kanunun adında yapmış olduğumuz açıklamaları, burada aynen belirtmenin faydalı olduğunu düşünüyoruz. Hukukta, ilkelerden çok, “haklar” önemlidir. Dolayısıyla, ilkelerden çok hayvanların haklarının sayılması, bu haklara uymamanın yaptırımları ve bu hakların, kanun koyucu ve uygulayıcılar tarafından kabul edilmesi, esastır. Madde başlığındaki “ilkeler” teriminin kaldırılarak, “HAKLAR” şeklinde değiştirilmesi gerektiğini, düşünüyoruz.
MADDE 4. –(Değişik Madde) Hayvanların korunmasına ve rahat yaşamalarına ilişkin temel haklar şunlardır:
a)(Değişik Fıkra) Bütün hayvanlar eşit doğar ve bu Kanun hükümleri çerçevesinde yaşama hakkına ve insanlar tarafından işkence, eziyet ve kötü muamele görmeme hakkına sahiptir. Hayvanlar eşya ya da mal değildir.
GEREKÇE :
Bu maddede eksik kalan en önemli cümle, hayvanların yaşam haklarının olmaması ve onlar için en büyük tehlikeyi arz eden ve bu kanun kapsamında da defalarca yaptırımları ile belirlenen, insanların taksirle ya da çoğu zaman bilerek ve isteyerek işledikleri suç unsuru teşkil eden müessir fiillere, maruz kalmalarıdır. Bu kötü niyetli davranışların en başında, insanlar tarafından hayvanların işkence, eziyet ve kötü muamele görmeleri gelmektedir.
Hayvanlar, işkenceye maruz kalsalar da, eziyet görseler de, sakat bırakılsalar da, sadist hareketlere maruz kalsalar da, tecavüz edilip organları parçalansa da, üzerine benzin dökülüp yakılsa da, bütün bunlara rağmen yaşamı bir şekilde her nasılsa devam eden bu hayvanların, yaşam hakları da bir şekilde devam etmektedir. Kanun metninde eksik kalan “yaşam hakkının” bu ek cümle ile tamamlanması gerekir.
1990 yılında, Alman Medeni Kanununun 90. maddesinin son fıkrasında yapılan değişiklikle, hayvanların bir eşya olmadığı, sonradan eklenmiştir. Bir çok kanunumuzun temel aldığı İsviçre ve Alman Medeni Kanunundaki bu değişikliğin, bizim hayvan hakları yasasına da özellikle dercedilmesi gerekmektedir.
b) Tüm evcil hayvanlar, türüne özgü hayat şartları içinde yaşama özgürlüğüne sahiptir. Sahipsiz hayvanların da, sahipli hayvanlar gibi yaşamları desteklenmelidir.
GEREKÇE :
İnsanların yaşayan tüm canlılara karşı, çektikleri acıyı hafifletmek ya da engellemek gibi ahlaki bir yükümlülüğü vardır. Acı çeken bir canlının acısını önemsememek, hiçbir ahlaka sığmaz. Burada söz konusu olan evcil ya da süs hayvanı değil ayırım yapmaksızın bütün hayvanlardır . Bu sebeple kapsam genişletilerek tüm hayvanlar olarak değiştirilmiştir.
c) (Değişik Fıkra) Hayvanların haklarının korunması, gözetilmesi, bakımı ve kötü muamelelerden uzak tutulması için gerekli önlemler alınmalıdır.
GEREKÇE :
Değişiklikle “hak” kelimesinin girmesi ile madde metni , kanunun adına ve ruhuna uygun hale getirilmiştir. Suç işlendiğinde ya da gerekli önleyici kolluk görevinin yerine getirilmesi gerektiğinde, ilgili kurumlar ya da kamu idareleri, “görev alanlarına girmediği” gerekçesi ile konuyla ilgilenmemektedirler. Sorumluluğun ve denetimin, kanunla açık bırakıldığı durumlarda, ya da ihtilaf halinde, ilgili ve yetkili idari bir makam, başvurulacak bir merkez ya da bu merkezin denetlediği kurumlar belirli olmamakta, sorumluluk paylaşılmamaktadır.
Dolayısıyla, kanun koyucunun bu önemli görevi, öncelikle o bölgenin en büyük mülki amirine vermesi kabul edilmelidir. Zaten Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir kanunu olan 5199 sayılı kanunun da, uygulanmasını ve korunmasını sağlamak, bu konu ile ilgili gerekli denetimleri yapmak, öncelikle o bölgedeki en büyük mülki amirin sorumluluğunu ve denetimini gerektiriyor olmalıdır. Öte yandan, 5199 sayılı Kanunun 18. maddesinde de açıklandığı üzere, mülki amirlere, görevlerinin yapılmasında en büyük desteği, gönüllü kişiler verecektir. Yoksa, tek başına mülki amirlerin, bu görevin altından kalkması, zaten beklenemez.
Dolayısıyla, bu ek cümlenin, muhakkak kanunun bu kısmına eklenmesi, gerekli detaylı düzenlemelerin ise yönetmelikte belirlenmesi gerekir.
d) (Değişik Fıkra) Hiçbir maddi kazanç ve menfaat amacı gütmeksizin, sadece insani ve vicdani sorumluluklarla, sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanları koruyan, sorumluluğu altına alan veya buna talip olan ve bu Kanunda öngörülen koşulları taşıyan gerçek ve tüzel kişilerin teşviki ve bu kapsamda koruma, barındırma, bakim, aşılama ve kısırlaştırılma gibi faaliyetlerinin desteklenmesi için bölge yerel yönetimi ile eşgüdüm sağlanması esastır.
GEREKÇE :
Hayvanların haklarının korunması açısından, ülkemizde çalışan bir çok gönüllü, gerçek ve tüzel kişi bulunmaktadır. Bu görevin tamamıyla Devletin kurumlarına ya da idarecilerine bırakılması, beklenemez. Devletin ilgili kurumlarının tek başına böyle ağır bir yükün altından kalkması da beklenemez. Tüm dünyada bu çeşit çalışmalarda, gönüllüler yerel yönetimlerle işbirliği yaparlar. Nitekim kanun koyucu, 5199 sayılı Kanunun 18. maddesinde buna değinmiştir.
Gönüllü kurumlar ve kişiler olmadan tam anlamıyla ne eş güdüm sağlanabilir ne de sorunlar çözümlenebilir. Yerel idari makamlar ile gönüllü gerçek ve tüzel kişilerin işbirliği içinde çalışması, maddi desteğin tam olarak sağlanması, problemlere bilimsel ve akılcı çözümlerin üretilmesi, ne gönüllülerin ne de Devletin tek başına yapabileceği bir iştir. Dolayısıyla, birlikte yapılacak çalışmalar, karşılaşılacak sorunların asgariye indirilmesini sağlayacak, kısırlaştırma, aşılama, itlafın önüne geçme gibi durumlarda, gönüllülere, Devlet kurumlarının şart olan tam desteği sağlanacaktır. Nitekim, uygulamada da, bu konuda, gönüllülerle işbirliği sağlayan bölgeler başarılı olmuş, bu konuda önyargılı olan, gönüllülerin desteğini istemeyen ya da sadece Devletin bir şeyler yapmaya çalıştığı ve gönüllülerin çalışmalara yardım etmediği bölgeler, ilerleme kaydedememiştir. Bu maddeye eklenecek bu fıkra, aslında 5199 sayılı Kanunun 18. maddesini teyit eder nitelikte olacak ve kanun içinde uyum olmasını sağlayacaktır.
e) Nesli yok olma tehlikesi altında bulunan tür ve bunların yaşama ortamlarının korunması esastır.
f) Yabani hayvanların yaşama ortamlarından koparılmaması, doğada serbestçe yaşayan bir hayvanın yakalanıp özgürlükten yoksun bırakılmaması esastır.
g) Hayvanların korunması ve rahat yaşamalarının sağlanmasında; insanlarla diğer hayvanların hijyen, sağlık ve güvenlikleri de dikkate alınmalıdır.
h) Hayvanların türüne özgü şartlarda bakılması, beslenmesi, barındırılma ve taşınması esastır.
ı) Hayvanları taşıyan ve taşıtanlar onları türüne ve özelliğine uygun ortam ve şartlarda taşımalı, taşıma sırasında beslemeli ve bakımını yapmalıdırlar.
j) Yerel yönetimlerin, gönüllü kuruluşlarla işbirliği içerisinde, sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların korunması için hayvan bakımevleri ve hastaneler kurarak onların bakımlarını ve tedavilerini sağlamaları ve eğitim çalışmaları yapmaları esastır.
k) Kontrolsüz üremeyi önlemek amacıyla, toplu yaşanan yerlerde beslenen ve barındırılan kedi ve köpeklerin sahiplerince kısırlaştırılması esastır. Bununla birlikte, söz konusu hayvanlarını yavrulatmak isteyenler, doğacak yavruları belediyece kayıt altına aldırarak bakmakla ve/veya dağıtımını yapmakla yükümlüdür.
İKİNCİ KISIM
KORUMA TEDBIRLERI
BİRİNCİ BÖLÜM
HAYVANLARIN SAHIPLENILMESI, BAKIMI VE KORUNMASI
Hayvanların sahiplenilmesi ve bakımı
MADDE 5. - Bir hayvanı, bakımının gerektirdiği yaygın eğitim programına katılarak sahiplenen veya ona bakan kişi, hayvanı barındırmak, hayvanın türüne ve üreme yöntemine uygun olan etolojik ihtiyaçlarını temin etmek, sağlığına dikkat etmek, insan, hayvan ve çevre sağlığı açısından gerekli tüm önlemleri almakla yükümlüdür. (Ek Cümle) Sahiplenilen tüm hayvanlar işaretlenerek boynunda isim, adres ve hangi belediyeye kayıtlı olduğunu gösterir numarası olacaktır. Sokaklardan rehabilitasyon, tedavi ya da kısırlaştırma amacı için bakımevine alınan ya da terk edilen tüm hayvanlar, belediye demir başına, belediyenin sahipli hayvanı olarak kaydedilecektir. Hiç kimse, bir evcil hayvanın bakımı ve sahiplenilmesi ile ilgili gerekli eğitim programına katılıp geçerli sertifika almadan, her hangi bir evcil hayvan edinemez. Evcil hayvan sahiplenme ve bakım eğitimi ile sertifika verilmesi, Bakanlıkça düzenlenecek bir yönetmelikle belirlenir. Bu fıkra hükmü için 5 yıllık geçiş süresi mevcuttur.
GEREKÇE :
Ülkemizde, maalesef, her isteyen, her hangi bir yeterliğe sahip olmadan, ülkedeki “ ilkel barınak” gerçeklerini ve terkedilen hayvan sayısını bilmeden geçici bir hevesle, çok kolay hayvan sahibi olabilmektedir. Ev hayvanları üzerinde yaratılan talep sonucu oluşan ticari ekonomik hacim, genellikle geçici bir hevesle “pet shop”lardan alınan ya da yurda ekonomik düzeyi düşük yabancı turistler tarafından kaçak olarak sokulan hayvanlardan temin edilmektedir.
Kısa bir süre sonra, bu heveslerini satın alarak tatmin eden insanlar, bu defa, bu hayvanları, hayvan koruma derneklerine, barınaklara ya da rahat barınabilsinler diye ılıman iklimi olan bölgelere rahatlıkla terk edebilmekte, arkasından doğabilecek sağlık sorunlarını, çevre ve hijyen problemlerini, hayvanların trafik kazaları sonucu sakat kalmalarını, barınakların kapasitesinin dolmasını ve bunlara maddi desteğin zaten az olması nedeniyle gerekli bakımlarının sağlanamaması gerçeğini, bu durumun gelebileceği vahim boyutu öngörememektedirler.
Bu problemi yaratan bazı hayvan severler, bu bilince sahip değildirler. Evcil hayvan sahiplenmenin eğitimini almadan ve bu eğitimin gerektirdiği sorumluluğu taşıyamayan, bir kimsenin, evcil hayvan sahiplenmemesi gerekmektedir. Verilen eğitim sonucu yeterli görülenlere bu belgenin verilmesi halinde bir derecede olsa, bu korkunç ticaretin, kontrolsüz hayvan üretiminin ve kaçak ithalatın önüne geçilebilecek, hayvanların haklarının korunması o derece rahat olacak, hayvanlar üzerinden ticari istismar kısmen de olsa zaman içinde azalacaktır. Bu fıkranın uygulanabilmesi için 5 yıllık geçiş süresi öngörülmüştür.
Öte yandan, barınak adı verilen yerlerde tutulan tüm sahipsiz hayvanlar, bu yerlere geldikten sonra kayıt altına alınıp belediye adına kayıtları yapıldıktan sonra, artık İdari makamlar, barınaklar içinde gizli itlaf yapamayacak ya da bu hayvanların gelişigüzel bakımsızlıktan ölmesi halinde sorumluluktan kurtulamayacaklardır.
Hayvan sahipleri, sahip oldukları hayvanlardan kaynaklanan çevre kirliliğini ve insanlara verilebilecek zarar ve rahatsızlıkları önleyici tedbirleri almakla yükümlü olup; zamanında ve yeterli seviyede tedbir alınmamasından kaynaklanan zararları tazmin etmek zorundadırlar.
Ev ve süs hayvanı satan kişiler, bu hayvanların bakımı ve korunması ile ilgili olarak yerel yönetimler tarafından düzenlenen eğitim programlarına katılarak sertifika almakla yükümlüdürler.
Ev ve süs hayvanı ve kontrollü hayvanları bulundurma ve sahiplenme şartları, hayvan bakımı konularında verilecek eğitim ile ilgili usul ve esaslar ile sahiplenilerek bakılan hayvanların çevreye verecekleri zarar ve rahatsızlıkları önleyici tedbirler, Çevre Bakanlığı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile eşgüdüm sağlanmak suretiyle, İçişleri Bakanlığı ve ilgili kuruluşların görüşü alınarak Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Ticarî amaç güdülmeden bilhassa ev ve bahçesi içerisinde bakılan ev ve süs hayvanları sahiplerinin borcundan dolayı haczedilemezler.
Ev ve süs hayvanlarının üretimini ve ticaretini yapanlar, hayvanları sahiplenen ve onu üretmek için seçenler annenin ve yavrularının sağlığını tehlikeye atmamak için gerekli anatomik, fizyolojik ve davranış karakteristikleri ile ilgili önlemleri almakla yükümlüdür. Üretilecek hayvanların üremelerinde, gerek annenin sağlığını gerekse yavruların sağlığını tehdit edecek hastalığın bulunup bulunmadığına dair her üreme dönemi öncesinde alınmış bir veteriner hekim sağlık raporunun bulunması zorunludur.
GEREKÇE :
Genetik bozuklukların, yavrulara geçmesi neticesinde yeni doğan birçok hayvan acı çekmekte ve uyutulmak zorunda kalınmaktadır. Halbuki veteriner hekimlerce yapılacak tetkiklerle, bunların önüne geçmek mümkündür. Bunun dışında, ticari kazanç hırsıyla, hayvanın sağlık durumunun uygun olup olmadığına bakılmaksızın, yeterli ara verilmeden, sık sık doğum yaptırılarak hayvanların bitip tükenmesine ve hatta ölümüne sebebiyet verilmesine engel olmak istenmiş bu nedenle bu düzenleme yapılmıştır.
Ev ve süs hayvanları ile kontrollü hayvanlardan, doğal yaşama ortamlarına tekrar uyum sağlayamayacak durumda olanlar terk edilemez; beslenemeyeceği ve iklimine uyum sağlayamayacağı ortama bırakılamaz. Ancak, yeniden sahiplendirme yapılabilir ya da hayvan bakımevlerine teslim edilebilir.
(Değişik Fıkra) Ev ve süs hayvanları ile kontrollü hayvanlardan, doğal yaşama ortamlarına tekrar uyum sağlayamayacak durumda olanlar terk edilemez, terk edilmeye zorlanamaz; beslenemeyeceği ve iklimine uyum sağlayamayacağı ortama bırakılamaz. Ancak, yeniden sahiplendirme yapılabilir ya da hayvan bakımevlerine teslim edilebilir. Sahiplendirmeler, kayıt altına alınır, kayıtlar, en büyük mülki amirliğin denetimi altında tutulur.
Rahatsızlık verdiği mahkeme kanalıyla kanıtlanmadıkça, evcil hayvanlar; apartman ya da site yönetim planına ya da başka mevzuatlara dayanılarak, yaşadığı yerden tahliye edilemez.
GEREKÇE :
5199 sayılı Kanun ile getirilen bu madde, hayvan severlerin hakkını savunuyormuş gibi görünse de aslında bakıma muhtaç, terk edilmesi halinde doğal ortamında yaşamayacak hayvanların haklarını belirtmektedir.
Uygulamada, maalesef, toplu yaşam mekanlarında, bireyler arasında çok farklı konularda çıkan ihtilaflar, mahkemelerde bu konuda hiçbir kusuru olmayan hayvanların neden olduğu gerekçesine kadar gelip dayanmaktadır. Örneğin; ömrünün sonuna gelmiş yaşlı bir ev hayvanının yaşadığı ortamdan tahliyesine, dışarı bırakıldıklarında toplu olarak zehirlenmelerine, belediyeler tarafından zorla toplanarak barınak adı verilen işkence merkezlerine götürülmesine neden olmaktadır. Apartman yönetim planlarındaki mutlak yasak, yasadan daha üstün tutulmaktadır.
Halbuki doğal yaşama ortamını, zaten insan yüzünden terketmek zorunda kalan evcilleşmiş ve bir şekilde barınmaya başlamış hayvanların daha sonradan tekrar sokaklara, barınaklara salınması, hukuken korunamaz.
5199 sayılı Kanun, bunu ilke olarak sağlamıştır. Fakat uygulamada, değişik konularda ihtilaflı olan kimselerin, sırf hayvan sahibini ızrar etmek için hayvanları, mahkeme kararı alarak evden tahliyeye zorladıkları görülmektedir. Aradaki ihtilaf başka bir konudan doğmuş olsa bile, suçlu hayvanlar gösterilmektedir.
Oysa burada hakkı zedelenen, istismara uğrayan belki bakıma muhtaç ya da sakat, diyete ihtiyacı olan, böbrek hastalığı olan bir hayvandır. Bunun yıllar sonra tekrar sokağa atılmasını, bu kanun himaye etmez. Öte yandan, Türkiye, 15.7.2003 tarihli “EV HAYVANLARININ KORUNMASINA DAİR AVRUPA SÖZLEŞMESİNİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUNU”, TBMM de kabul etmiş ve bu kanun Cumhurbaşkanın da onayı ile Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.
Diğer deyişle, 1982 Anayasasının 90. maddesine göre, uluslararası sözleşmeler, kanun hükmündedir. Türkiye, zaten ev hayvanlarının korunmasını, kanun ile kabul etmiştir. Bunun aksine olarak özellikle bakıma muhtaç, doğaya uyum sağlaması beklenemeyecek hayvanların tahliyesi yönünde onları terk etmeye zorlamak, kanunlara aykırıdır. Kaldı ki 5199 sayılı Kanun da, böyle bir işlem yapan, hayvanlarını terkeden kişilere de ceza yaptırımı getirmiştir. Kanunun kendi içinde ve diğer kanunlar arasında uyum içinde olması, hukuk tekniği açısından gerek şarttır.
Hele özel sözleşmeler ile bu kanunun aksine sözleşmeler yapmak ve bunların geçerliğini kanunlardan öncelikli olarak görmek, hukuka tamamıyle aykırıdır. Bu nedenle, ilgili cümlenin, kanuna özellikle eklenmesi, bu maddenin lafzından öte ruhunu da belirtmek açısından, kanunu uygulayacak olan mercilere, kanun gerekçesini okurken de yol gösterecektir.
Öte yandan, tüm sahiplendirmelerin, micro-chip yöntemi ile kayıt altına alınması gereklidir. Böylece tüm hayvanların kontrollü olarak üremesi, hastalıklarının ve sahiplerinin takip edilmesi açısından büyük kolaylık sağlanacaktır. Uzun vadede, sahipsiz hayvan dahi sokaklarda kalmayacaktır. Bunun denetiminin, en büyük mülki amir denetimi altında olması gerekir. Yıllar önce apartman yönetim planlarına koyulmuş ev hayvanı beslenemez yasak hükmü ile rahatsızlık vermeyen ev hayvanları da mahkeme kararı ile tahliye edilmeye çalışılmaktadır. Uyuşmazlık komşular arasında başka konulardan kaynaklansa , hatta hayvan hiç rahatsızlık vermese bile hayvan beslemek bahane edilerek tahliye yolu açılmaktadır.
Bu yasak hüküm sonucu ev ve süs hayvanları sokaklara ve barınaklara terke zorlanmakta ya da hayvan sahipleri mecburen bu yolla evlerini terk etmeye mecbur kalmaktadır. Oysa rahatsızlık vermedği bilirkişi raporu ya da mahkeme kararı ile tespit edilen bir hayvanın durup dururken böyle bir yasak madde nedeniyle tahliye edilmesi bahanesi olmamalıdır. Durum mahkeme tarafından tespit edilmelidir.
Sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların korunması
MADDE 6. (Değişik Fıkra) Sahipsiz ya da güçten düşmüş hayvanların, bu kanun ve yönetmelikleri çerçevesinde açıklanmış zorunlu durumlar dışında, öldürülmeleri yasaktır.
(Ek Fıkra) Mahiyeti itibarı ile salgın ve öldürücü nitelikte olan bir hastalığa yakalanmış olduğu, illerde üç veteriner hekim raporu, ilçelerde ise belediye veteriner hekim ve varsa serbest veteriner hekim/hekimler raporları ile tespit edilen hayvanlar, hayvan bakımevlerinde tecrit, gözlem ve tedavi altına alınır. Kuduz ya da benzeri salgın hastalık olduğundan şüphelenilen ölü hayvanlar, teşhis için otopsiye gönderilir. Temasta bulunduğu düşünülen diğer hayvanlar, gözlem altında tutulur. Müşahede sonucunda ölenler, usulüne uygun hijyenik şartlarda imha edilir. Tedavi edilenler ve gözlem sonunda sağlıklı olduğu anlaşılanlar, masrafları sahiplerine ait olmak üzere aşılanarak iade edilirler. Sahipsiz olanlara, aynı işlemler ücretsiz olarak yapılır, sağlıklı olanlar, tedavi ve koruma altına alınırlar.
Tedaviye cevap vermeyen, hayati fonksiyonları geri dönüşümsüz bir şekilde bozulan veya dayanılmaz derecede ızdırabı olduğu belgelenen hayvanlar, illerde üç veteriner hekim raporu, ilçelerde ise belediye veteriner hekim raporu ile tespit edilen hayvanlar, veteriner hekim tarafından uygun dozda anestezi verilmek suretiyle acısız bir şekilde uyuşturularak iğne ile öldürülür. Her tür nedenle ölen veya öldürülen hayvan için öldürme işlemi bir tutanakla tespit edilerek, ilgili bilgi ve belgelerle birlikte en az beş yıl saklanır.
Bir ilçede, 3285 sayılı yasa kapsamında belirtilen bir hastalık görüldüğü takdirde derhal o bölgeden sorumlu olan belediye veteriner işleri müdürü ve belediye başkanı hakkında, Türk Ceza Kanunu uyarınca gerekli tedbirleri zamanında almadığı ve/veya toplum sağlığını tehdit eden hastalığın yayılmasına neden olduğu için görev ihmali nedeni ile haklarında soruşturma, savcılık tarafından re’sen açılır.
GEREKÇE :
3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu’na göre belediye, bir bölgede kuduz şüphesi durumunda, o şehir veya kasaba sınırları içerisindeki tüm hayvanları koşulsuz olarak öldürme yetkisine sahiptir. Bu kanun maddesi, çevrede bulunan sahipli-sahipsiz tüm hayvanları kapsaması dolayısıyla, büyük bir tehlike içermektedir. Bu kanunda yer alan "herhangi bir şüpheyle belediye sınırları içindeki hayvanların itlafı", tüm belediye sınırlarının artık iç içe olması dolayısıyla uygulamada çok büyük bir alanda, bir anda büyük bir itlafa dönüşebilmektedir. Bu madde, iptal edilmelidir. Bir canlının, sahipsiz veya güçten düşmüş olması, onun ölüm nedeni olamaz, olmamalıdır. Müşahede merkezleri ve barınaklar, mutlaka kurulmalı ve bu durumdaki canlılar, orada koruma ve bakım altına alınmalıdır.
Ayrıca 3285 sayılı Kanunun, özellikle 18, 34 ve 36. maddeleri, hayvanların yaşam hakkını açıkça ihlal etmektedir ve 5199 sayılı Kanunun ruhu ile çelişmektedir. Hem hayvan haklarını tanımak daha sonradan da tek bir cümle ile istisna oluşturarak ve bu istisnayı da çok geniş kapsamlı olarak tutarak onları topluca katletmek, yaşam hakkının savunulması ile tezat oluşturmaktadır. Ekli gerekçe maddesi, böyle bir durumda oluşabilecek olasılığı, ortadan kaldırmaya yöneliktir.
Kolay yöntem, toplu itlaf ya da şüphe halinde sorundan kurtulma yerine bilimsel olarak olayı çözümlemek hayvan başına çözmek ve tesbit etmeye yöneliktir.
3285 sayılı Hayvan Sağlığı Zabıtası Kanununun 18. maddesinde; hasta veya hastalarla temasta bulunan hayvanlardan öldürülmesi gerekenlerin zabıta görevlileri tarafından öldürülerek imha edilmesi esas alınmıştır. Bu maddede de ‘şüpheli’ kavramı açıklanmamıştır ve uygulamada da belirsizlik yaratmakta, toplu itlaf gerçekleştiğinde gerek ülke içinde gerek dışında ülke ve yerel yöneticiler aleyhinde tepkiler oluşmaktadır.
Hayvanların öldürülme kararı, tamamen bu konuda eğitimsiz ve sorunu bir an önce çözmek için yok etme yoluna başvuran belediye görevlilerine ya da özel şirket yöneticilerinin inisyatifine bırakılmıştır. Sokak hayvanlarından kurtuluş yolu için 3285 sayılı yasanın ilgili maddelerine yaslanılmaktadır. ‘Hastalık’ kelimesi, çok geniş bir anlam içermektedir, bu ifade, ‘tehlikeli ve bulaşıcı hastalık’ şeklinde değiştirilmelidir. ‘Hasta hayvanla temas’ yeterli bir itlaf sebebi olarak algılanmamalı, hastalıkla temasta bulunan hayvanların hasta olup olmadıkları, yetkili bir veteriner hekim tarafından belirlenmeli ve belgelenmelidir. Sadece “şüphe” üzerine hayvanlar öldürülemez. Ayrıca ‘Hastalık’ kavramının açıklanması gerekmekte, tedavisi mümkün hastalıkları kapsamak yerine öldürücü ve bulaşıcı hastalıklar diye ayrıca belirtilmelidir. Derhal öldürmek yerine şüpheli hayvanların önce karantina altına alınması öngörülmelidir.
3285 sayılı Hayvan Sağlığı Zabıtası Kanununun 34. maddesinde, yine ‘hastalıktan şüpheli’ ve ‘hasta hayvanla temas’ ifadeleri, belirsiz bir biçimde kullanılmıştır. Hayvanın öldürülmesine sebep olabilecek hastalıklar arasında ‘uyuz’ gibi tedavisi son derece kolay ve masrafsız olan bir hastalığa da yer verilmemelidir. Bu kabul edilemez ve yine bilimsel hiçbir tabana dayanmayan şüphe üzerine hayvan öldürülemez.
Bulaşıcı hastalıklardan tedavisi mümkün olanlar, ayrı tutulmalı ve tedavi yoluna gidilmeli, öldürülüp imha edilmeleri, öngörülmemelidir.
3285 sayılı Kanunda “kuduzdan ve -benzeri salgın hastalıktan- şüpheli” kavramı son derece kapalı kullanılmakta, herhangi bir kanıt aranmamaktadır. Bunların yanı sıra, yerleşim yerlerinin sınırları, hiçbir yerde açıkça belirlenmiş değildir. Dolayısıyla bir yerde baş gösteren herhangi bir kuduz şüphesi dahi, kolaylıkla son yaşadığımız kuş gribi salgınında olduğu üzere geniş çapta bir katliama dönüşebilecektir. Ne yazık ki uygulamada buna defalarca şahit olunmuştur.
3285 sayılı Kanunun 36. maddesi, itlaf hakkını kayıtsız şartsız belediyelerin eline veren çok tehlikeli bir maddedir. “Sahipsiz hayvan kuduza ( ve diğer salgın hastalıklara) karşı, önlem olarak her koşulda öldürülür” sonucuna varılmaktadır. Bu maddeye göre, en ufak bir kuduz şüphesinde dahi zabıta memurlarının civardaki sahipli-sahipsiz hayvanları öldürme hakkı doğmaktadır. Başıboş olduğuna kanaat getirilen her hayvan, sahipli olup olmadığına bakılmaksızın, imha edilebilmektedir. Halbuki 2005 yılında yürürlüğe giren TCK’ nın 151/2 maddesi, sahipli hayvanın öldürülmesi halinde 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezası düzenlemektedir. 15.7.2003 tarihli “EV HAYVANLARININ KORUNMASINA DAİR AVRUPA SÖZLEŞMESİNİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN” da, bu uyumsuzluk için başka bir kanun örneğidir. Yine kanunlar arasında koordinasyonsuzluk ve ihtilaf vardır. Bu maddenin de yeni düzenlemelere uyumlandırılması gerekmektedir. Mevcut yürürlükteki kanunlar arasındaki uyumsuzluk, uygulayıcıyı da tereddüte düşürür. Gerekirse, daha önceden yürürlüğe girmiş bulunan 3285 sayılı yasanın, bahsedilen maddelerinde bu yasa ile ilgili olarak aynı anda benzer değişiklikler de yapılmalıdır.
Güçten düşmüş hayvanlar ticarî ve gösteri amaçlı veya herhangi bir şekilde binicilik ve taşımacılık amacıyla çalıştırılamaz.
Sahipsiz hayvanların korunması, bakılması ve gözetimi için yürürlükteki mevzuat hükümleri çerçevesinde, yerel yönetimler yetki ve sorumluluklarına ilişkin düzenlemeler ile çevreye olabilecek olumsuz etkilerini gidermeye yönelik tedbirler, Çevre Bakanlığı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı ile eşgüdüm sağlanarak, diğer ilgili kuruluşların da görüşü alınmak suretiyle Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların en hızlı şekilde yerel yönetimlerce kurulan veya izin verilen hayvan bakımevlerine götürülmesi zorunludur. Bu hayvanların öncelikle söz konusu merkezlerde oluşturulacak müşahede yerlerinde tutulması sağlanır. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır.
Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların toplatılması ve hayvan bakımevlerinin çalışma usul ve esasları, ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alınarak Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. Hayvan bakımevleri ve hastanelerin kurulması amacıyla Hazineye ait araziler öncelikle tahsis edilir. Amacı dışında kullanıldığı tespit edilen arazilerin tahsisi iptal edilir.
Hiçbir kazanç ve menfaat sağlamamak kaydıyla sadece insanî ve vicdanî amaçlarla sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanlara bakan veya bakmak isteyen ve bu Kanunda öngörülen şartları taşıyan gerçek ve tüzel kişilere; belediyeler, orman idareleri, Maliye Bakanlığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından, mülkiyeti idarelerde kalmak koşuluyla arazi ve buna ait binalar ve demirbaşlar tahsis edilebilir. Tahsis edilen arazilerin üzerinde amaca uygun tesisler ilgili Bakanlığın/İdarenin izni ile yapılır. (Ek Cümle) Bu araziler hiçbir şekilde amacı dışında kullanılamaz.
GEREKÇE :
Daha sonradan tahsis edilen bu arazilerin, amacı dışında kullanılmaması gerekmektedir. Hayvan bakımevi olarak özgülenen bu yerlerin, öncelikle bu amaç için hizmet etmesi ve hizmetinin bu koşullarla devam etmesi asıldır. Başka amaçlar için görünürde bakımevi – barınak-müşahede merkezi olarak tahsis edilen yerlerin, başka amaç için kullanılmaması gerekir.
İKİNCİ BÖLÜM
HAYVANLARA MÜDAHALELER
Cerrahi müdahaleler
MADDE 7. - Hayvanlara tıbbî ve cerrahi müdahaleler sadece veteriner hekimler tarafından yapılır.
Kontrolsüz üremenin önlenmesi için, hayvanlara acı vermeden kısırlaştırma müdahaleleri yapılır.
Yasak müdahaleler
MADDE 8. - Bir hayvan neslini yok edecek her türlü müdahale yasaktır.
(Değişik Fıkra) Hayvanların, yaşadıkları sürece, tıbbi amaçlar ve kendi sağlık sorunlarının gerektirdiği tedavi amaçlı durumlar dışında organ veya dokularının tümü ya da bir bölümü, çıkarılıp alınamaz, tahrip edilemez veya ticari amaçlı olarak kullanılamaz.
Veteriner hekimlikte uygulamanın türüne göre Standart klinik şartları sağlanmadan hayvanlara müdahale edilemez. Veteriner hekimlik mesleğinin icrasına, Veteriner klinik hizmetlerinin verildiği müesseselere ticari bir amaç işleyiş ve görünüm verilemez.
GEREKÇE :
Veteriner hekimlik mesleği insan ve hayvan sağlığının korunmasını hedef almış, ticari olmayan bir meslektir. Ancak zaman zaman bu mesleğin saygın kimliğini ticari kazançlara alet etmek isteyen ya da isteyebilecek kötü niyetli kişiler olabilir. Veteriner hekimlik mesleğinin icra kuralları ile uzaktan yakından ilişkisi olmayan, kaçak, hasta hayvan satışı, hayvanların olumsuz koşullarda barındırılması, hayvanlara zarar verecek ürünlerin hayvanlara yedirilmesi veya uygulanmasına, aracılık edilen ortamlar oluşabilmekte, hayvanlar bu sebeple hastalanmakta, kötü şartlara maruz kalmakta ve acı çekmektedirler. Kanunun amacına uygun olarak bu madde eklenmiştir.
Bir hayvanın, kendi sağlık nedeni, tıbbi müdaheleyi gerektiriyorsa, bu yasak kapsamına girmemelidir. Yanlış ve eksik bir anlamaya yer vermemek için bu cümlenin eklenmesini uygun görüyoruz.
(Değişik Fıkra) Her türlü hayvanın dış görünüşünü değiştirmeye yönelik veya diğer tedavi edici olmayan kuyruk ve kulak kesilmesi, ses tellerinin alınması ve tırnak ve dişlerinin sökülmesine yönelik cerrahi müdahale yapılması yasaktır. Ancak; fiziksel ve yaş durumunun uygunluğu, veteriner hekim tarafından tespit edilen sahipsiz hayvanlara, acı vermeden kısırlaştırma müdahalesi yapılabilir.
Bir hayvana tıbbî amaçlar dışında, onun türüne ve etolojik özelliklerine aykırı hale getirecek şekilde ve dozda hormon ve ilaç vermek, çeşitli maddelerle doping yapmak, hayvanların türlerine has davranış ve fizikî özelliklerini yapay yöntemlerle değiştirmek yasaktır.
GEREKÇE :
Kısırlaştırma, özellikle hayvan nüfusunun kontrol altına alınabilmesi ve onların yaşam kalitelerinin daha iyi olabilmesi açısından şarttır. Zaten bu kanun da bunu teşvik etmektedir. Dolayısıyla, yasak işlemler kapsamında, özellikle “kısırlaştırma” istisna tutulmalıdır.
Hayvan deneyleri
MADDE 9. - Hayvanlar, bilimsel olmayan teşhis, tedavi ve hayvanın en temel hakkı olan yaşam hakkına aykırılık teşkil eden ve acı veren deneylerde kullanılamazlar.
Hayvanlar, sonucu ölüme varabileceği bilinen ya da sonucu ölüme varmasa bile onlara acı verecek ve yaralanmalarına neden olacak bilimsel olmayan tedavilerde ve deneylerde kullanılamazlar. Hayvanlar üzerinde, organlarının eksik olacağı veya türüne göre farklı olacağı ve bu suretle ağrı, acı ve bedensel zararların ortaya çıkmasına sebep olacak deneylerin yapılmasıyasaktır. Deneylerin Veteriner Hekimin kontrol ve sorumluluğunda, gözetim altında yapılması esastır.
GEREKÇE:
Hayvan, deney hayvanı olsa dahi yaşam hakkının korunması açısından, acı çekmemesi, büyük önem arzeder. Bu kanun maddesi, deney hayvanlarına acı verecek uygulamaların önüne geçilmesi amacıyla düzenlenmiştir.
Veteriner hekimler, hayvanların, hastalıkları ve tedavileriyle birlikte onlara ait etolojik özelliklerin lisansüstü eğitimini, hayvanların bu alanda, çektikleri acıyı ve ızdırabı, bilimsel olarak en iyi değerlendirebilecek eğitimi alan bir meslek grubudur. Ayrıca hekimlik ünvanı, hayatı önemsemeyi gerektirdiğinden, deneylerin veteriner hekim kontrol ve sorumluluğu altına verilerek, hayvanların korunması amaçlanmıştır.
Tıbbî ve bilimsel deneylerin uygulanması ve deneylerin hayvanları koruyacak şekilde yapılması ve deneylerde kullanılacak hayvanların uygun biçimde bakılması ve barındırılması esastır.
Hayvanlara büyük acı, ızdırap, korku veren tıbbî, ticarî ve bilimsel deneylerin yerine alternatif yöntemlerin kullanılması esastır.
Başkaca bir seçenek olmaması halinde, hayvanlar bilimsel çalışmalarda deney hayvanı olarak kullanılabilir.
Bu alternatif yöntemlerin kullanılmadığı durumlarda, hayvan deneyi yapan kurum ve kuruluşlarda bu deneylerin yapılmasına kendi bünyelerinde kurulmuş ve kurulacak içinde en az bir veteriner hekim ve bir hukukçunun bulunduğu etik kurullar yoluyla izin verilir,deneyin amacını bildirmek şartı ile alınacak izin doğrultusunda, hayvanlar deney hayvanı olarak kullanılabilir. Deneye maruz kalan hayvanların, deneyden sonra iyileşme sürecine kadar gerekli tüm bakımları, tedavileri deneyi yapan kurumca eksiksiz olarak sağlanır. Hayvanlar, deney sonunda eski sağlığına kavuşturulmadır .
Etik kurulların kuruluşu, çalışma usul ve esasları, Çevre Bakanlığı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının ve ilgili kuruluşların görüşleri alınarak Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Deney hayvanlarının yetiştirilmesi, beslenmesi, barındırılması, bakılması, deney hayvanı besleyen, tedarik eden ve kullanıcı işletmelerin tescil edilmesi, çalışan personelin nitelikleri, tutulacak kayıtlar, ne tür hayvanların yetiştirileceği ve deney hayvanı besleyen, tedarik eden ve kullanıcı işletmelerin uyacağı esaslar Çevre Bakanlığı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Etik kurulların içinde o bölgedeki baronun ve veteriner hekimler odasının belirleyeceği en az bir hukukçunun ve bir veteriner hekimin bulunması şarttır.
Deney hayvanlarının yetiştirilmesi, beslenmesi, barındırılması, bakılması, deney hayvanı besleyen, tedarik eden ve kullanıcı işletmelerin tescil edilmesi, çalışan personelin nitelikleri, tutulacak kayıtlar, ne tür hayvanların yetiştirileceği ve deney hayvanı besleyen, tedarik eden ve kullanıcı işletmelerin uyacağı esaslar Çevre Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
GEREKÇE :
Hayvanlar üzerinde deneyler, ülkemizde de maalesef, hiçbir kurulun izni alınmadan gelişi güzel, hatta Devlet kurumlarında bile yapılmaktadır. Oysa, dünyada, deneylerden önce alternatif farklı yöntemler üzerinde öncelikle durulmakta, eğer sonuca alternatif yöntemlerle ulaşılabiliyorsa deneyden vazgeçilmektedir. Deney yapılması kaçınılmaz ise hayvanın deney sonrası organlarının eksik kalması ya da deney sonrası bu suretle ağrı, acı ve bedensel zararların ortaya çıkması halinde, deneye maruz kalan hayvanların sonradan bakımlarının yapılmadığı gözlemlenmektedir.
Halbuki, bilimsel deneye maruz kalan hayvanların bile deney sonrası tedavilerinin büyük bir özenle yapılması gerekmektedir. Amaç, deney sonucu bilimsel bir veri almak ve bu veriyi, insanlığın ve tüm canlıların yararına kullanmak olmalı, kesinlikle bu yolla hayvan itlafı yapmak ya da bilimsel araştırma sonucu hayvanları, acı ve işkenceye terk etmek olmamalıdır.
Evrensel Hayvan Hakları Beyannamesinin 2. maddesine göre bütün hayvanlar, saygı görme hakkına sahiptir. İnsanlar, bu hakkı çiğneyerek onları sömüremez. Bilgilerini, hayvanların hizmetine sunmakla görevlidirler. Bütün hayvanların gözetilme, bakılma ve korunma hakları vardır. Öte yandan, etik kurul içinde bulunması istenen sivil toplum örgütü üyesinin kim olacağı, mevcut yönetmelikte müphem kalmıştır. Bu kişinin, muhakkak bir veteriner hekim ve o bölgedeki baro tarafından tayin edilmiş bir hukukçunun bulunması etik kurulu daha bilimsel ve inisyatifli çalışmaya teşvik edecek , denetim mekanizması daha uygun çalışacaktır. Nitekim, uygulamada yasanın açık bu maddesi nedeniyle bu yola başvurulmaktadır.
Ayrıca yetki hayvan hakları ve onların yaşam hakkı söz konusu olduğundan tarım bakanlığından çevre bakanlığına verilmelidir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
HAYVANLARIN TICARETI VE EĞITILMESI
Hayvanların ticareti
MADDE 10.
( Ek fıkra )
Ev hayvanlarının ve süs hayvanlarının satışının yapılacağı yerler için illerde ve ilçelerde çevre il müdürlüklerinin kesin izni ile yönetmelikle belirleyeceği koşullar gerekmektedir. Bir ilçe sınırları içinde, il çevre müdürlüğünün belirleyeceğinden fazla sayıda hayvan satış merkezi olamaz. Bu satış merkezlerini açmak için alınacak izin için ödenecek ruhsat bedelleri, her yıl, il çevre müdürlüğünün belirleyeceği havuzda toplanır ve bu para, o bölgede bulunan sahipsiz hayvanların kısırlaştırılması için kullanılır. Sanal ortam üzerinden hayvan satışı, pazarlaması, reklamı, kesinlikle yasaktır.
GEREKÇE :
Türkiye’de, kontrolsüz olarak hayvan satışlarının son yıllarda artması ve insanların geçici heves olarak bu hayvanları önce alıp sonra terk etmesi, özellikle kedi ve köpek populasyonunun kontrolsüz olarak artmasına neden olmuştur. Barınak denilen yerlerin çoğu, terk edilmiş veya bunlardan dolayı üremiş cins hayvanlar ile doludur. Bataklık, kaynağında kurutulmadığı sürece, ne barınak denilen ölüm kampları sona erecektir, ne de kısırlaştırma ile bu sorun engellenebilecektir. O nedenle, ruhsat almak, çok sıkı şartlara ve yüksek ruhsat bedellerine bağlanmalı, bir ilçe sınırı içinde gereğinden fazla pet shop açılmamalı, buradan gelecek paralar yine hayvan refahı için kullanılmalıdır. Internet üzerinden yaygılaşan hayvan satışları, kesinlikle yasaklanmalı, dolayısıyla, kaçak olarak bu eylemi yapanların, bu işten kazanç sağlayanların önü de, bu sınırlı denetimlerle kesilmelidir. Sokaklarında bu kadar hayvan olan bir ülkenin, üretim çiftliklerinin, petshopların ve internet üzerinden hayvan pazarlanmalarının önü kesinlikle kesilmelidir.
Satılırken; hayvanların sağlıklarının iyi, barındırıldıkları yerin temiz ve sağlık şartlarına uygun olması zorunludur.
Çiftlik hayvanlarının bakımı, beslenmesi, nakliyesi ve kesimi esnasında hayvanların refahı ve güvenliğinin sağlanması hususundaki düzenlemeler Çevre Bakanlığı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Yabani hayvanların ticaretine ilişkin düzenlemeler Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
(Değişik Fıkra) Ev ve süs hayvanlarının ticaretini yapanlar, annenin ve yavruların sağlığını tehlikeye atmamak için gerekli anatomik, fizyolojik, psikolojik ve davranış karakteristikleri ile ilgili önlemleri almakla ve onlara temel barınma ihtiyaçlarını ve koşullarını sağlayacak asgari alanları tahsis etmekle yükümlüdür. Hayvan satış yerlerinin standartları ve kuralları, Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
GEREKÇE :
Hayvanların, sadece anatomik ve fizyolojik davranışları değil aynı zamanda psikolojik davranışları da alınacak önlemler arasında olmalıdır. Bilimsel metotlar arasında, hayvan psikolojisi de artık yer edinmiştir. Üniversitelerde, bu konu ile ilgili araştırmalar yapılmakta, bilimsel çalışmalar düzenlenmektedir.
Öte yandan, ev ve süs hayvanı satış yerlerinde (pet shop adı verilen yerlerde) sergilenen hayvanlar için de asgari barınma koşulları, sıkı denetimlere tabi tutulmalı, ruhsatsız olarak her isteyenin, bu ticaretle uğraşması engellenmelidir. İl Çevre Müdürlükleri tarafından bu denetimler sıkı bir şekilde yapılmaz ise evcil hayvan satışı ve daha sonradan bunların sokaklara terki ve barınakların içinden çıkılmaz sorunlarla başa kalması, engellenemez bir son olacaktır. Bu kanun maddesine aykırı hareket, ciddi yaptırımlara bağlanmalı, ruhsat iptaline kadar gidilebilecek cezai işleme tabi tutulmalıdır. Bununla ilgili düzenleme, cezai yaptırımlar kısmındadır.
Hayvanların ticarî amaçla film çekimi ve reklam için kullanılması ile ilgili hususlar izne tâbidir. Bu izne ait usul ve esaslar ilgili kuruluşların görüşü alınarak Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Bir hayvan; acı, ıstırap ya da zarar görecek şekilde, film çekimi, gösteri, reklam ve benzeri işler için kullanılamaz.
Deney hayvanlarının ithalat ve ihracatı izne tâbidir. Bu izin, Bakanlığın görüşü alınarak Çevre Bakanlığı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı verilir.
Hasta, sakat ve yaşlı durumda bulunan veya iyileşemeyecek derecede ağrısı veya acısı olan bir hayvanı usulüne uygun kesmek ya da ağrısız öldürme amacından başka bir amaçla birine devretmek, satmak veya almak yasaktır.
Eğitim
MADDE 11. - Hayvanlar, doğal kapasitesini veya gücünü aşacak şekilde veya yaralanmasına, gereksiz acı çekmesine, kötü alışkanlıklara özendirilmesine neden olacak yöntemlerle eğitileme
Hayvanları başka bir canlı hayvanla dövüştürmek yasaktır. Folklorik amaca yönelik, şiddet içermeyen geleneksel gösteriler, Bakanlığın uygun görüşü alınarak il hayvanları koruma kurullarından izin alınmak suretiyle düzenlenebilir.
(Ek Fıkra)
Hayvanları kumar, eğlence, gösteri amacıyla kullanmak ya da kullandırmak, bu yollarla onlar üzerinden ekonomik çıkar sağlamak veya üçüncü şahısları bu nedenle teşvik etmek ya da azmettirmek yasaktır.
GEREKÇE :
Hiçbir hayvan, doğal kapasitesini veya gücünü aşacak şekilde veya yaralanmasına, gereksiz acı çekmesine veya bunalıma girmesine neden olacak yöntemlerle eğitilemez. Hele ki, bir hayvanın gücünü aştığı açıkça görülen fiillere zorlanamaması, hayvan haklarına saygının bir gereğidir. Bir hayvanı, başka bir canlı hayvan üzerinde şiddet için alıştırıp eğitmek ya da üzerinde şiddet denemek, yasak olmalıdır. Hayvanlar, eğitim ya da başka nedenler altında kumar amacı için ekonomik çıkarlara alet olmamalıdır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Hayvanların Kesimi, Öldürülmesi ve Yasaklar
Hayvanların kesimi
MADDE 12. - Hayvanların kesilmesi; dini kuralların gerektirdiği özel koşullar dikkate alınarak hayvanı korkutmadan, ürkütmeden, en az acı verecek şekilde, hijyenik kurallara uyularak ve usulüne uygun olarak bir anda yapılır. Hayvanların kesiminin ehliyetli kişilerce yapılması sağlanır.
Dini amaçla kurban kesmek isteyenlerin kurbanlarını dini hükümlere, sağlık şartlarına, çevre temizliğine uygun olarak, hayvana en az acı verecek şekilde bir anda kesimi, kesim yerleri, ehliyetli kesim yapacak kişiler ve ilgili diğer hususlar Bakanlık, kurum ve kuruluşların görüşü alınarak, Diyanet İşleri Başkanlığının bağlı olduğu Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
(Ek Fıkra)
Dini amaç ve et hayvani olarak tüketim amacı dışında bir amaçla hayvan kesmek ve kesim hayvanı statüsü dışındaki herhangi bir hayvanı kurban etmek veya kesmek yasaktır.
GEREKÇE :
Hangi amaçla olursa olsun, gösteri veya yandaşlarını etkileme ya da kendi üzerine övgü toplama amaçlı hayvan kesilmesi, hayvan hakları ile bağdaştırılamaz.
Hayvanların öldürülmesi
MADDE 13. - Kanunî istisnalar ile tıbbî ve bilimsel gerekçeler ve gıda amaçlı olmayan, insan ve çevre sağlığına yönelen önlenemez tehditler bulunan acil durumlar dışında yavrulama, gebelik ve süt anneliği dönemlerinde hayvanlar öldürülemez.
Öldürme işleminden sorumlu kişi ve kuruluşlar, hayvanın kesin olarak öldüğünden emin olunduktan sonra, hayvanın ölüsünü usulüne uygun olarak bertaraf etmek veya ettirmekle yükümlüdürler. Öldürme esas ve usulleri Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
(Ek fıkralar)
Öldürme işleminde, kurbanlık hayvanlar da dahil olmak üzere, en az acı veren ve geçerliliği ispatlanmış insancıl yöntemlerin kullanılması esastır.
Kesim hayvanı olarak beslenen kuzuyu, oğlağı, buzağıyı ve benzeri süt emen yavruları, yavrulama dönemindeki gebe veya emziren dişi hayvanları kesmek ya da öldürmek yasaktır. Deve, at, eşek, katır gibi hayvanları, kesim hayvanı olarak öldürmek yasaktır. Etinden faydalanılan hayvanların haricinde; sırf yan ürünleri için hayvan öldürmek yasaktır.
GEREKÇE :
Zorunlu öldürme hallerinde dahi, uyuşturma başta olmak üzere en az acı veren yöntemlerin kullanılması esastır. Kaldı ki, son yıllarda, üniversitelerimizde, bilimsel olarak çalışmalar yapılmakta, özellikle Kurban Bayramı zamanında kesimler en az acı veren yöntem ile yapılmaktadır.
Hayvanın acı çekmeden öldürülmesi için; ya bilincin derhal kaybına ve ölüme neden olacak veya derin bir genel anestezi uygulaması ile başlayıp, kesin ve net bir ölüme neden olacak şekilde sonuçlandırılacak bir yöntem seçilmesi esas alınmalıdır.
Bu kanunun temeli, hayvanlara yaşam hakkı vermek olduğuna göre, bir hayvanın canının alınması gibi hassas olan bir hususun, insan ve kamuoyu vicdanına en uyan şekilde olması, ince detayların düşünülerek, en acısız şekilde gerçekleşmesini sağlamak gerekir. İnsan gıdası olarak faydalanılacak hayvanlar da korunmalıdır. Dişi hayvanlar erkeklere göre doğum olayından ötürü, yaşamları boyunca daha fazla acı çektikleri için, yaşam sürelerinin de uzun olması hakkına sahip olmalıdırlar. Bu sebeple, üreme yetenekleri doğal yollarla sona erinceye kadar kesilmemelidirler. Kuzu, oğlak, buzağı ve benzeri, yavrulu veya gebe/dişi hayvanın yansıra, ülkemizde sayısı çok azalmış bulunan deve kesimi de kesinlikle yasaklanmalıdır. Onların da uygun koşullarda bakılmalarını sağlayacak, acemilerin ve çocuk yaştakilerin ellerine bıçak alarak hayvan kurban etmesini engelleyecek maddeler eklenmelidir. Şu halde, ‘Bütün hayvanlar eşit doğar ve bu kanun hükümleri çerçevesinde, yaşama hakkına sahiptir’ hakkını kabul etmek, temel dayanak olarak almak yeterlidir; istisna belirtmeye gerek yoktur.
Özetle, kurban bayramı zamanında, törenlerde, adak kesimlerinde, bu kesim işlemi, hayvana saygı duyulabilecek ve ona en az acı veren yöntem ile yapılmalıdır.
Öte yandan, gerek 3872 sayılı Çevre Kanunu gerekse sağlık ve hijyen koşulları nedeniyle, öldürme işleminden sorumlu kişi, hayvanın kesin olarak öldüğünden emin olmadan hayvanın ölüsünü ortadan kaldıramaz.
Yasaklar
MADDE 14. - Hayvanlarla ilgili yasaklar şunlardır:
a) (Değişik Fıkra) Hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, acımasız ve zalimce işlem yapmak, dövmek, aç ve susuz bırakmak, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak, zehirlemek, bilimsel koşulları oluşmadan muhtelif silahlarla veya sair usullerle itlaf etmek,bakımlarını ihmal etmek, fiziksel ve psikolojik acı çektirmek.
b) Hayvanları, gücünü aştığı açıkça görülen fiillere zorlamak.
c) Hayvan bakımı eğitimi almamış kişilerce ev ve süs hayvanı satmak.
d) Ev ve süs hayvanlarını onaltı yaşından küçüklere satmak.
e) Hayvanların kesin olarak öldüğü anlaşılmadan, vücutlarına müdahalelerde bulunmak.
f) Kesim hayvanları ve 4915 sayılı Kanun çerçevesinde avlanmasına ve özel üretim çiftliklerinde kesim hayvanı olarak üretimine izin verilen av hayvanları ile ticarete konu yabani hayvanlar dışındaki hayvanları, et ihtiyacı amacıyla kesip ya da öldürüp pikanunya sürmek.
g) Kesim için yetiştirilmiş hayvanlar dışındaki hayvanları ödül, ikramiye ya da prim olarak dağıtmak.
h) Tıbbî gerekçeler hariç hayvanlara ya da onların ana karnındaki yavrularına veya havyar üretimi hariç yumurtalarına zarar verebilecek sunî müdahaleler yapmak, yabancı maddeler vermek.
ı) Hayvanları hasta, gebelik süresinin 2/3’ünü tamamlamış gebe ve yeni ana iken çalıştırmak, uygun olmayan koşullarda barındırmak.
j) Hayvanlarla cinsel ilişkide bulunmak, işkence yapmak.
k) Sağlık nedenleri ile gerekli olmadıkça bir hayvana zor kullanarak yem yedirmek, acı, ıstırap ya da zarar veren yiyecekler ile alkollü içki, sigara, uyuşturucu ve bunun gibi bağımlılık yapan yiyecek veya içecekler vermek.
l) Pitbull Terrier, Japanese Tosa gibi tehlike arz eden hayvanları üretmek; sahiplendirilmesini, ülkemize girişini, satışını ve reklamını yapmak; takas etmek, sergilemek ve hediye etmek.
GEREKÇE :
Kanunda belirtilecek yöntemler dışında hangi amaçla olursa olsun, hayvan öldürmenin suç olduğu, hem 5199 sayılı Kanun ile hem de TCK ile kabul edilmiştir. 5199 sayılı Kanun ile 3285 sayılı Kanunun ilgili hayvan itlaf etmek hükmü de kaldırılacaktır. Dolayısıyla zabıtanın ya da belediye veteriner işleri müdürünün, en fazla kullandığı, özellikle sokak hayvanlarını “itlaf ve zehirlemek” yöntemleri de, yukarıda sayılan maddelere yasak olarak eklenmelidir. Çünkü uygulamada, en fazla karşılaşılan yöntem, örf ve adetlerimizde hiç yeri olmayan, hayvanlara can çekiştirerek, toplu olarak ve üstelik kamuoyunun antipatisini çekerek yapılan toplu kıyım şeklinde gerçekleştirilen öldürmelerdir.
Ayrıca, yasak olan hayvan öldürme metotlarına, birçok yöntem daha eklemek mümkündür. Burada yazılmadığı için; döverek, zehirleyerek, vurarak, kumar oynatmak maksadıyla hayvanları birbirine öldürterek hatta keskin bir cisim kullanarak, kafeslerde aç bırakarak, dondurarak öldürmek, serbest statüsünde olacaktır ki bu son derece sakıncalıdır.
Burada önemli olan, kanunun lafzından çok ruhunun temas ettiği husustur. Ne şekilde olursa olsun, hayvanları, bu ve sayılan benzeri yöntemlerle öldürmek, asıl amacı hayvan hakları olan bu kanunun, kapsamı ve hayvan haklarının varlığı ile bağdaşmaz.
MADDE 14/A ( EK MADDE ) SAHİPLİ HAYVANA EZİYET HALİNDE MÜDAHELE
Mahallin en büyük mülkî amiri ya da o bölgedeki kolluk kuvvetlerince görevlendirilen denetim elemanlarınca re’sen ya da şikayet üzerine yapılan denetim sonucunda; 5199 sayılı Kanunda belirtilen fiillere aykırılık tespit edilmesi durumunda, kolluk kuvvetlerince düzenlenen tutanak, doğrudan, savcılığa intikal ettirilir.
Denetim sonunda; 5199 sayılı Kanuna aykırı hareket eden ve bu suretle bulundurduğu hayvanların bakımını, ciddi şekilde ihmal ettiği ya da onlara ağrı, acı veya zarar verdiği denetim elemanlarınca tespit edilen kişilerin, hayvanlarına, mahkeme tarafından el konulur. Mahkeme, yetkili makam veya merci, yerel yönetimlerle işbirliği yaparak söz konusu hayvanların, yeniden sahiplendirilmesini ya da koruma altına alınmasını sağlar.
Bu maddeye aykırı davranan kişinin, on yıl boyunca, yeniden hayvan sahiplenmesi yasaklanır.
GEREKÇE :
Pratikte ayrıca hayvana en fazla kötü muameleyi, bizzat hayvan sahibinin yaptığı durumlar da vardır.
Kendi hayvanına 5199 sayılı yasa kapsamında sayılan her türlü kötü muameleyi yapan sözde hayvanseverler yapmaktadir. Bu kişilerin, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi hayvan sahiplenmesi, en az on yıl boyunca yasaklanmalı, soruşturma re’sen savcılık tarafından yapılmalı, kötü durumda olduğu tespit edilen hayvanlara, il çevre müdürlüğü tarafından değil, doğrudan mahkeme tarafından el konulmalı, mahkeme tarafından yargılama yapılmalı ve böyle bir suç için cevre müdürlüğünün makbuz kesip tahsilat yapması ile fail bu durumdan sıyrılamamalıdır. Cezaların yaptırımı caydırıcı olmalı herkes kolay kolay bu şekilde hayvan sahibi olamamalıdır.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Hayvan Koruma Yönetimi
BİRİNCİ BÖLÜM
Mahallî Hayvan Haklarını Koruma Kurulları, Teşkilât, Görev ve Sorumluluklar:
GEREKÇE :
“ HAKLARINI” kelimesi, giriş bölümünde arzettiğimiz ve gerekçelendirdiğimiz üzere, kanun içinde terminoloji açısından tutarlı olmak için bu maddeye eklenmelidir.
İl hayvan haklarını koruma kurulu
MADDE 15. - Her ilde il hayvan haklarını koruma kurulu, valinin başkanlığında, sadece hayvanların korunması ve mevcut sorunlar ile çözümlerine yönelik olmak üzere toplanır.
Bu toplantılara;
a) Büyükşehir belediyesi olan illerde büyükşehir belediye başkanları, büyükşehire bağlı ilçe belediye başkanları, büyükşehir olmayan illerde belediye başkanları,
b) İl çevre ve orman müdürü,
c) İl tarım müdürü,
d) İl sağlık müdürü,
e) İl millî eğitim müdürü,
f) İl müftüsü,
g) Belediyelerin veteriner işleri müdürü,
h) Veteriner fakülteleri olan yerlerde fakülte temsilcisi,
ı) Münhasıran hayvanları haklarını koruma ile ilgili faaliyet gösteren gönüllü kuruluşlardan valilik takdiri ile seçilecek en çok iki temsilci,
j) İl veya bölge veteriner hekimler odasından bir temsilci,
k) Eğer o ilde varsa, baroların hayvan hakları komisyonu üyelerinden en az bir hukukçu ya da baronun görevlendireceği avukat
GEREKÇE :
Komisyonlardaki kişileri, hayvan hakları konusunda bilgilendirecek ve kendisine danışılacak bir avukatın muhakkak bu toplantılarda olması, alınacak ve uygulanacak kararların, hukukiliği bakımından önem taşımaktadır. Son zamanlarda, barolarda hayvan hakları ile ilgili komisyonlar kurulmaktadır.
Katılır.
Kurul başkanı gerekli gördüğü durumlarda konuyla ilgili olarak diğer kurum ve kuruluşlardan yetkili isteyebilir.
İl hayvan haklarını koruma kurulu sekretaryasını, il çevre ve orman müdürlüğü yürütür. Kurul, çalışmalarının sonucunu, önemli politika, strateji, uygulama, inceleme ve görüşleri Bakanlığa bildirir. İllerde temsilciliği bulunmayan kuruluş var ise il hayvan haklarını koruma kurulları diğer üyelerden oluşur. Kurul, kurul başkanı tarafından toplantıya çağrılır.
İl hayvan haklarını koruma kurulunun çalışma esas ve usulleri Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
GEREKÇE :
“ HAKLARINI” kelimesi, giriş bölümünde arzettiğimiz ve gerekçelendirdiğimiz üzere, kanun içinde terminoloji açısından tutarlı olmak için bu maddeye de eklenmelidir.
İl hayvan ve haklarını koruma kurulunun görevleri
MADDE 16. – Hayvan haklarını koruma kurulu münhasıran hayvanların korunması, sorunların tespiti ve çözümlerini karara bağlamak üzere; av ve yaban hayvanlarının ve yaşama alanlarının korunması ve avcılığın düzenlenmesi hususlarında alınmış olan Merkez Av Komisyonu kararlarını göz önünde bulundurarak;
a) Hayvanların haklarının korunması ve kullanılmasında onların kanunl temsilciliği niteliği ile bu Kanunda belirtilen görevleri yerine getirmek,
b) İl sınırları içinde hayvanların haklarının korunmasına ilişkin sorunları belirleyip, koruma sorunlarının çözüm tekliflerini içeren yıllık, beş yıllık ve on yıllık plân ve projeler yapmak, yıllık hedef raporları hazırlayıp Bakanlığın uygun görüşüne sunmak, Bakanlığın olumlu görüşünü alarak hayvanların haklarının korunması amacıyla her türlü önlemi almak,
c) Hazırlanan uygulama programlarının uygulanmasını sağlamak ve sonuçtan Bakanlığa bilgi vermek,
d) Hayvanların haklarının korunması ile ilgili olarak çeşitli kişi, kurum ve kuruluşların il düzeyindeki faaliyetlerini izlemek, yönlendirmek ve bu konuda gerekli eşgüdümü sağlamak,
e) İlde kurulacak olan hayvan bakımevleri ve hayvan hastanelerini desteklemek, geliştirmek ve gerekli önlemleri almak,
f) Yerel hayvan haklarını koruma gönüllülerinin müracaatlarını değerlendirmek,
g) Hayvan sevgisi, korunması ve yaşatılması ile ilgili eğitici faaliyetler düzenlemek,
j) Bu Kanuna göre çıkarılacak mevzuatla verilecek görevleri yapmak,
İle görevli ve yükümlüdür.
GEREKÇE :
“HAKLARINI/HAKLARININ” kelimesi, giriş bölümünde arzettiğimiz ve gerekçelendirdiğimiz üzere, kanun içinde terminoloji açısından tutarlı olmak için bu maddeye de eklenmelidir.
İKİNCİ BÖLÜM
Denetim ve Hayvan Haklarını Koruma Gönüllüleri
GEREKÇE :
“ HAKLARINI” kelimesi, giriş bölümünde arz ettiğimiz ve gerekçelendirdiğimiz üzere, kanun içinde terminoloji açısından tutarlı olmak için bu maddeye de eklenmelidir.
Denetim
MADDE 17. - Bu Kanun hükümlerine uyulup uyulmadığını denetleme yetkisi Bakanlığa aittir. Gerektiğinde bu yetki Bakanlıkça mahallin en büyük mülkî amirine yetki devri suretiyle devredilebilir.
Denetim elemanlarının nitelikleri ve denetime ilişkin usul ve esaslar ile kayıt ve izleme sistemi kurma, bildirim yükümlülüğü ile bunları verecekler hakkındaki usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Yerel yönetimler, ev ve süs hayvanları ile sahipsiz hayvanların kayıt altına alınması ile ilgili işlemleri yapmakla yükümlüdürler.
Yerel hayvan haklarını koruma, görevlilerinin sorumlulukları:
MADDE 18. - Özellikle kedi ve köpekler gibi sahipsiz hayvanların kendi mekânlarında, bulundukları bölge ve mahallerde yaşamaları sorumluluğunu üstlenen gönüllü kişilere yerel hayvan haklarını koruma görevlisi adı verilir. Bu görevliler, hayvan haklarını koruma dernek ve vakıflarına üye ya da bu konuda faydalı hizmetler yapmış kişiler arasından il hayvan haklarını koruma kurulu tarafından her yıl için seçilir. Yerel hayvan haklarını koruma görevlileri görev anında belgelerini taşımak zorundadır ve bu belgelerin her yıl yenilenmesi gerekir. Olumsuz faaliyetleri tespit edilen kişilerin belgeleri iptal edilir. Yerel hayvan haklarını koruma görevlilerinin görev ve sorumluluklarına, bu kişilere verilecek belgelere, bu belgelerin iptaline ve verilecek eğitime ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Yerel hayvan haklarını koruma gönüllüleri, şüphelilere, hayvan haklarının ihlaline mani olmak için uyarılarda bulunur, hayvanlara karşı suç işleyenler hakkında delil teşkil edecek araç plaka numaralarını alarak olay mahallinde bırakılan diğer delil teşkil edecek şeyleri tespit ederek veya alıkoyarak yakalanmalarını sağlamak üzere kolluk kuvvetlerine ve kanunla yetkili kılınan diğer makamlara bildirirler. Kanunun ve ilgili mevzuatın hükümlerine muhalefet edildiği tespit edildiği hallerde, suç delillerinin olay mahallinden kaybolabileceği durumlarda, düzenledikleri tutanağı en kısa zamanda müdürlüklere veya bağlı birimlerine, genel kolluk kuvvetlerine veya kanunla yetkili kılınan diğer görevlilere teslim ederek veya haber vererek bu kanuna göre suç işleyenler hakkında işlem yapılmasını sağlarlar,
Yerel hayvan haklarını koruma görevlileri; bölge ve mahallerindeki, öncelikle köpekler ve kediler olmak üzere, sahipsiz hayvanların bakımları, aşılarının yapılması, aşılı hayvanların markalanması ve kayıtlarının tutulmasının sağlanması, kısırlaştırılması, saldırgan olanların eğitilmesi ve sahiplendirilmelerinin yapılması için yerel yönetimler tarafından kurulan hayvan bakımevlerine gönderilmesi gibi yapılan tüm faaliyetleri yerel yönetimler ile eşgüdümlü olarak yaparlar.
Yerel hayvan Haklarını koruma görevlilerinin sorumluluklarını düzenleyen, bunların Seçimi, Eğitimi, Görev ve Yetkileri ile Çalışma Esas ve Usullerine Dair Yönetmelik, Çevre Bakanlığı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yayınlanacaktır.
GEREKÇE :
“HAKLARINI” kelimesi, giriş bölümünde arzettiğimiz ve gerekçelendirdiğimiz üzere, kanun içinde terminoloji açısından tutarlı olmak için bu maddeye de eklenmelidir.
Ayrıca halen yürürlükte bulunan ve Resmi Gazete’de, 03 Temmuz 2004 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren Çevre Bakanlığınca çıkarılan “Fahri Av Müfettişlerinin Seçimi, Eğitimi, Görev ve Yetkileri ile Çalışma Esas ve Usullerine Dair Yönetmelik” ile İçişleri Bakanlığı tarafından 09 Ekim 2005 Tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “İl Özel İdaresi ve Belediye Hizmetlerine Gönüllü Katılım Yönetmeliği”, bu kanuna dair çıkarılacak yönetmelikle, hem uyum içinde olmalı hem de bu yönetmeliklerin çıkmasında tutarlılık olması açısından aynı etki derecesinde olmalıdır.
Çünkü adı geçen yönetmeliklerde, kaçak avcılığa karşı mücadele için Bakanlık; gönüllü müfettişleri devreye sokmuş ve bunların yetkilerinin Çevre Bakanlığınca verileceğini, sivil vatandaşların da Devletin eksik kaldığı bu görevde yardımcı olabileceğini, gönüllü kişilerin yerel idarelerle eşgüdüm içinde çalışabileceğini bildirmiştir.
Aynı şekilde, hayvanların haklarını savunan sivil toplum örgütünde çalışan bir çok kişiye de bu yetkinin verilmesi, bu kanunun uygulanmasında ortaya çıkabilecek bir çok boşluğun, gönüllülerce doldurulmasında, icra makamlarına yardımcı olacaktır. Çünkü tek başına, kamu otoritelerinin, bu kanun kapsamında suç işleyen faili yakalamaları mümkün değildir. Bu konuda bahsi geçen yönetmelikler, kanun koyucuya yol göstermeli, 5199 sayılı kanunun 18. maddesine göre çıkarılacak yönetmelik gönüllülere de suçun failini tesbit ve hatta faile tıpkı Fahri Av Müfettişlerinin Seçimi, Eğitimi, Görev ve Yetkileri ile Çalışma Esas ve Usullerine Dair Yönetmelik’te olduğu gibi faili savcılığa ya da ilgili birimlere bildirme konusunda tam yetkili olmalıdır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
HAYVANLARIN VE HAKLARININ KORUNMASININ DESTEKLENMESI
GEREKÇE :
“ HAKLARININ” kelimesi, giriş bölümünde arzettiğimiz ve gerekçelendirdiğimiz üzere, kanun içinde terminoloji açısından tutarlı olmak için bu maddeye de eklenmelidir.
Mali destek
MADDE 19. - Sahipsiz ve güçten düşmüş tüm hayvanları Ev ve süs hayvanlarının korunması amacıyla bakımevleri ve hastaneler kurmak; buralarda bakım, rehabilitasyon, aşılama ve kısırlaştırma gibi faaliyetleri yürütmek için, başta yerel yönetimler olmak üzere diğer ilgili kurum ve kuruluşlara Bakanlıkça uygun görülen miktarlarda mali destek sağlanır. Bu amaçla Bakanlık bütçesine gerekli ödenek konulur. Bu ödeneğin kullanımına ilişkin esas ve usuller, Maliye Bakanlığının olumlu görüşü alınmak suretiyle Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
GEREKÇE:
Bilindiği üzere Yasada, Ev ve Süs hayvanları sahipli hayvanlar olarak tanımlandığından yasanın ruhuna uygun olarak değiştirilmiştir. Sahipli hayvanın, mali açıdan, yasa ile desteklenmesi, belirli bir menfaate hizmet etmemektedir. Oysaki sokaktaki sahipsiz hayvanın, mali desteğe ihtiyacı, inkar edilemez bir gerçektir.
(Ek Fıkra)
Diğer mali destek kaynakları şunlardır:
a) Bu Kanuna göre verilecek idari para cezaları,
b) Bu Kanuna göre verilecek izin, belge ve ruhsatlardan Bakanlıkça belirlenecek miktarda alınacak ücretler,
c) Türkiye Jokey Kulübü’nün at yarışlarından elde ettiği yıllık gelirinden %2 oranında pay,
d) At yarışlarında oynanan biletlerden %2’ den az olmamak kaydıyla alınacak pay,
e) İthalat ve ihracatına izin verilen ev ve süs hayvanları ile bunlara ilişkin her türlü malzemenin ithalat/ihracat bedellerinden alınacak %2 oranında pay,
f) Hayvan satışı için izin alan merkezlerden alınacak ve her yıl yenilenecek ruhsat bedelleri,
g) RTÜK kapsamında, özel radyo ve televizyonlara verilecek idari para cezaları.
GEREKÇE :
5199 sayılı Kanunun mevcut halinde önemli bir gelir kaynağı olarak yer alan hayvanlar üzerinden para kazananlardan tahsil edilecek paylar kaldırılmış ve tüm mali yük, Çevre Bakanlığı’nın zaten kısıtlı olan bütçesine yıkılmıştır. Bu değişikliğin neden yapılmış olduğu açıktır. Bu değişiklik, bugüne kadarki uygulamanın aksine, artık hayvanlar üzerinden elde edilen gelirden yine hayvanlar için pay almayı düzenlemiştir.
Bu gelirler; hayvanların korunma ve bakımını üstlenenlerin standartlarını belirleyerek, kurmak zorunda oldukları bakım evlerinde, müşahede merkezlerinde kullanılmak üzere barındırılan hayvan sayısı kriter alınarak, geri dönüşümsüz, destek amaçlı dağıtılmalıdır. Veterinerlere tahsisat ayrılmalı, altyapı çalışmaları tamamlanmalıdır. Maddi kaynak olmadığı sürece, bakanlıkların ya da yerel yönetimlrin tek başına bu işle başa çıkmaları mümkün değildir.
Derneklerin ve vakıfların sahip oldukları bakım evleri, yine barındırılan hayvan sayısı baz alınarak, çalışanlarının giderleri, araçlarının yakıtı, temel büro ihtiyaçları, nakdi ve ayni (gıda, ilaç, tıbbi malzeme, araç gereç) yardımlarla karşılanacak şekilde, geri dönüşümsüz olarak desteklenmelidir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
DIĞER HÜKÜMLER
Eğitici yayınlar
MADDE 20. - Hayvanların korunması ve refahı amacıyla; yaygın ve örgün eğitime yönelik programların yapılması, radyo ve televizyon programlarında bu konuya yer verilmesi esastır. Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ile özel televizyon kanallarına ait televizyon programlarında ayda en az dört saat, özel radyo kanallarının programlarında ise ayda en az iki saat eğitici yayınların yapılması zorunludur. Bu yayınların % 20'sinin izlenme ve dinlenme oranı en yüksek saatlerde yapılması esastır. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu görev alanına giren hususlarda bu maddenin takibi ile yükümlüdür.
GEREKÇE :
Eğitici yayın saatleri yetersiz olup artırılmıştır. Bu yasanın temelde işleyebilmesi, özellikle çocuklara ve yetişkinlere, eğitim programlarının verilmesi ile mümkündür. Uygulamada yaptırımların az olması nedeniyle, çoğu televizyon veya radyo kanalı, bu tür yayınlar yapmamakta ya da yapıyorlarsa da yayın saatlerini, izlenme oranının en düşük olduğu zaman dilimleri arasından seçmektedirler. Oysa her gün, 30 saniye boyunca, izlenme oranı en yüksek saatte verilecek küçük yayın, hayvan sevgisinin aşılanmasında tüm topluma doğru mesajlar verecektir.
Trafik kazaları
MADDE 21. - Bir hayvana çarpan ve ona zarar veren sürücü, onu en yakın veteriner hekim ya da tedavi ünitesine götürmek veya götürülmesini sağlamak zorundadır.
Aksine durumda sürücünün ehliyetine bir yıl süre ile el koyulur ve trafik cezası, kayıtlarına islenir.
GEREKÇE :
Trafik kazasına uğrayan sokak ya da sahipli hayvanlara çarpanların, bu hükmün gereğini yerine getirmeleri için yaptırımının da muhakkak idari para cezası ile birlikte yine trafik suçu ile bağlantılı olması gerekir.
Gerekli tedaviyi yaptırmayanların, trafik sicilinde, durumun belgelenmesi gerekir. Bu durum, kanunun cezalar bölümünde de açıklanmıştır. Sadece para cezası, mali durumu iyi olan kişiler için bir yaptırım oluşturmayacaktır. Tedaviden kaçan kişinin, ehliyetine bir yıl süre ile el konulması, kanunun işlerliğini sağlayacak, kazaya uğramış hayvanın can çekişerek ölmesine ya da ömrü boyunca bir bakım evinde yaşamasına neden olmayacaktır.
Hayvanat bahçeleri
MADDE 22. - (Ek fıkra ) Hiçbir şekilde yeni hayvanat bahçesinin kurulmasına müsaade edilemez. Mevcut hayvanat bahçeleri ile ilgili durum Çevre Bakanlığı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı görüşü alınmak suretiyle Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenecekitr.
GEREKÇE :
Gerçekçi ve objektif olmak gerekirse, Türkiye’deki mevcut Hayvanat Bahçeleri, gerek yer açısından gerekse bakım şartları açısından insani ve ahlaki olmayan koşullarda olup vicdanları zorlayan bir hapishane halindedir. Bu yerler, Hayvanat Bahçesi olmaktan ziyade, doğada yaşaması gereken hayvanların, demir parmaklıklar arkasında beton ODACIKLARA hapsedildikleri adeta YAŞAMAYA MAHKUM EDİLDİKLERİ BİR HAPISHANE haline dönüşmüştür. Bu haliyle, ne çocuklara eğitim verilebilir, ne insanlara doğa sevgisi aşılanabilir ne de orada çalışan idari görevlilere karşı sempati beslenebilir. Her gelen bilinçli çocuk buradan ağlayarak ve üzülerek çıkmaktadır. Hayvanat bahçesi işletmek, maliyetli olduğu kadar sorumluluk isteyen külfetli bir iştir.
Bu işkence merkezi haline gelmiş, yıllardır devam edegelen bu uygulamanın, bir an önce sona erdirilmesi şu an için daha faydalıdır. Çünkü hiçbir yerel yönetim, buraları finanse etmek için yeterli kaynak ayırmamaktadır. Tüm dünyada bile hayvanat bahçeleri büyük sponsorlara rağmen hep zarar eden yerlerdir. O nedenle, her ilde de muhakkak hayvanat bahçesi kurulmasına, gerek olmadığını düşünüyoruz. Hayvanat Bahçeleri ile ilgili yapılması gerekenler, idare tarafından yerine getirilmemekte, Hayvanların etolojik özelliklerine aykırı ortamlar idare eliyle yaratılmakta, yasalar kağıt üzerinde kalmakta, zaman geçtikçe de oradaki canlar daha çok zarar görmektedir.
Hayvan sevgisi aşılanacak diye, doğada özgürce yaşayan bu hayvanları demir parmaklıklar ya da doğal ortamlarına aykırı alanlar arkasındaki bölgelerde hapsetme HAKKIMIZ yoktur. Bu bahçeleri ziyaret edenler, ayrıldıklarında hayvan sevgisinden daha çok, bir acıma ve insanoğlunun hayvana karşı yapmış olduğu bu büyük zulümü düşünerek ayrılmaktadırlar. Türkiye’nin yaşamış olduğu ekonomik gerçekler de göz önünde bulundurulduğunda, buralara uzun vadede dahi kaynak aktarılmasının zor olduğu, inkar edilemez bir gerçektir.
İşkence merkezine dönüşmüş bu yerlerin, tamamen kapatılarak birer “botanik park” olarak çalıştırılmasının, doğa sevgisinin aşılanması açısından da daha uygun olacağı kanısındayız.
MADDE 23. – (Değişik Madde) Bu Kanun kapsamında olan ev ve süs hayvanlarının ticaretinin yapılması, ithalatı ve ihracatı ile her ne şekilde olursa olsun, ülkeden çıkarılması ve sokulması ile ilgili her türlü kısıtlama, yasaklama, izin ve işlemlerinde Bakanlığın görüşü alınmak kaydıyla Çevre Bakanlığı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı yetkilidir. Çevre Bakanlığı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ilgili birimlerince, yıl içinde yapılan ithalat ve ihracat ile ilgili bilgiler Bakanlığa bildirilir.
GEREKÇE :
Bakanlık, gerek gördüğünde, her türlü yasaklama ve kısıtlamayı, özellikle ithalatın kontrolsüz olması nedeniyle alabilmelidir. Nitekim bu kanunun Geçici 3. maddesinde de, ithalatın,bu kanunun çıkmasından itibaren yasaklanması öngörülmüştür. 3285 sayılı yasanın ilgili maddeleri de, bu izinden ve yasaklamalardan bahsetmektedir. Kanun maddeleri arasındaki tutarlılığı sağlamak açısından buraya da bu cümle eklenmiştir.
Koruma altına alma
MADDE 24. - Bu Kanunun hayvanları ve haklarını korumaya yönelik hükümlerine aykırı hareket eden ve bu suretle bulundurduğu hayvanların bakımını ciddi şekilde ihmal eden ya da onlara ağrı, acı veya zarar veren kişilerin denetimle yetkili merci tarafından hayvan bulundurması yasaklanır ve hayvanlarına el konulur. Söz konusu hayvan yeniden sahiplendirilir ya da koruma altına alınır.
GEREKÇE :
“ HAKLARINI” kelimesi, giriş bölümünde de arzettiğimiz ve gerekçelendirdiğimiz üzere, kanun içinde terminoloji açısından tutarlı olmak için bu maddeye de eklenmelidir.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Cezai Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
İdari Para Cezası Verme Yetkisi, Cezalar, Ödeme Süresi, Tahsil ve İtiraz
İdarî para cezası verme yetkisi
MADDE 25. - Bu Kanunda öngörülen idarî para cezaları bu Kanunun 17 nci maddesinde belirtilen denetime yetkili merci tarafından verilir.
İdari para cezalarına itiraz
MADDE 26. - İdarî para cezalarına karşı cezanın tebliği tarihinden itibaren onbeş gün içinde idare mahkemesine dava açılabilir. Davanın açılmış olması idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. Bu konuda idare mahkemelerinin verdiği kararlar kesindir.
İdarî para cezalarının ödenme süresi ve tahsili
MADDE 27. - İdarî para cezalarının ödenme süresi cezanın tebliği tarihinden itibaren otuz gündür.
Ceza vermeye yetkili merciler tarafından, Bakanlıkça bastırılan ve dağıtılan makbuz karşılığında verilen para cezaları, ilgilileri tarafından mahallin en büyük mal memurluğuna yatırılır. Yatırılan paranın % 80'i ilgili belediyeye takip eden ay içinde aktarılır. Bu para, tahsisi mahiyette olup amacı dışında kullanılamaz. Bu Kanuna göre verilecek idarî para cezalarında kullanılacak makbuzların şekli, dağıtımı ve kontrolü ile ilgili esas ve usuller yönetmelikle belirlenir.
Öngörülen süre içinde ödenmeyen para cezaları, gecikme zammı ile birlikte 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
Cezalar
MADDE 28. - Bu Kanun hükümlerine aykırı davrananlara, hayvanların sahipli ya da sahipsiz olmalarına bakılmaksızın aşağıdaki cezalar verilir:
a) 4 üncü maddenin (k) bendinin ikinci cümlesi hükmüne aykırı davrananlara, hayvan başına iki yüz elli Yeni Türk Lirası idarî para cezası.
b) (Değişik Fıkra) 5’ inci maddenin birinci, ikinci, üçüncü ve altıncı fıkralarında öngörülen hayvanların sahiplenilmesi ve bakımı ile ilgili yasaklara ve yükümlülüklere uymayan ve alınması gereken önlemleri almayanlara hayvan başına yüz elli Yeni Türk Lirası yedinci fıkrasında öngörülen yükümlülük ve yasaklara uymayanlara hayvan başına üç yüz Yeni Türk Lirası idari para cezası. Birinci fıkraya ek fıkra hükmünün gereğini ifa etmeyenlere hayvan başına üç yüz Yeni Türk Lirası idari para cezası.
c) (Değişik Fıkra) 6’ncı maddenin birinci fıkrasına aykırı hareket edenlere hayvan başına iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası,
GEREKÇE :
Bu kanun, her ne kadar düzenlemiş olduğu yaptırımlarla Kabahatlar Kanunu olarak kabul edilmiş ise de, 21.yy’dan gün almaya başladığımız bugünlerde, hayvanların da eziyet görmeme haklarının olduğu, dünyadaki tüm ülkelerde ve modern hukukta kabul edilmekte ve hayvanlara karşı işlenen suçlar, artık “kabahat” olarak değerlendirilmemektedir. Cezanın, “iki yıl asgari” olarak belirlenmesinin nedeni, ceza infaz yasalarımıza göre fiili olarak hapiste kalmanın alt limitinin iki yıl olarak belirlenmesinden kaynaklanmaktadır.
Kanunlar arasında, hem uyum olması hem de hukukta bir zihniyetin yavaş yavaş ülkemizde de değişmesi, uluslararası sözleşmelerle dahi Türkiye’nin bunu kabul etmesi ile özellikle 6. madde kapsamına giren suçların, idari para cezası yerine hapis cezasına çevrilmesi, yani hayvanlara karşı her türlü eziyetin kabahat olarak değil de suç olarak kabul edilmesi esastır. Bir diğer değişle bu hükümle, sanık, sonuçta yine para cezasına mahkum olacaktır ancak bu defa mahkum olduğu suç, idari para cezası değil, sabıka kaydına da işlenecek adli para cezası şeklinde olacaktır.
Genel kanun ve özel kanun açısından hem tutarlılık olması hem de cezanın yaptırımının kısmen daha etkili olması ve suçun bir daha işlenmemesi açısından, hayvan haklarını bu madde kapsamında ihlal edenlerin idari para cezası ile sorumlu olması, toplum tarafından da artık kabul edilmemektedir.
d) (Değişik Fıkra) 7’inci maddede yazılan cerrahi amaçlı müdahaleler ile ilgili hükümlere aykırı davrananlara hayvan başına iki yüz elli Yeni Türk Lirası idari para cezası.
e) 8’inci maddenin birinci fıkrasında yazılı, bir hayvan türünü yok edecek müdahalede bulunanlara hayvan başına yedi bin beş yüz Yeni Türk Lirası idari para cezası; ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarına uymayanlara hayvan başına bin Yeni Türk Lirası idari para cezası verilir , (Ek Cümle) bu maddeye aykırı davrananlara idari para cezalarının yanında ayrıca hayvan hastanelerinin lisansları, Bakanlıkça kaldırılır, veterinerlerin çalışma ruhsatları ise önce bir yıl süre ile tekrarında ise tamamen iptal edilir.
GEREKÇE :
Bu madde ile yaptırım olarak artırılmış idari para cezası ile birlikte bu hastanelerin lisanlarının da Bakanlıkça kaldırılmasına karar verilmelidir. Aynı kanun maddesini, bir kez daha ihlal eden veterinerin ruhsatının ise iptal edilmesi, caydırıcı olması açısından uygun olduğu düşünülmektedir. Çünkü, burada söz konusu olan hayvan türünün yok olması gibi doğal dengeyi bozucu çok önemli bir suçtur. Bu fiili işleyen veterinerin, öncelikle bir yıl süre ile çalışma ruhsatının askıya alınması, tekrarı halinde ise tamamen ruhsatının iptal edilmesi gereklidir.
f) 9’uncu maddede ve çıkarılacak yönetmeliklerinde belirtilen hususlara uymayanlara hayvan başına bin Yeni Türk Lirası para cezası;yetkisi olmadığı halde hayvan deneyi yapanlara hayvan başına üçbin Yeni Türk Lirası idari para cezası
(Ek Cümle) Ayrıca 9. maddeye aykırı deney yapanlara ve yaptıranlardan her birine, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası verilir. Bilimsel metodlara aykırı deney yapan veterinerin ruhsatlı ise önce bir yıl süre ile tekrarında ise tamamen iptal edilir,
GEREKÇE :
9. maddenin, gerekçesinde de açıklandığı üzere, amacı, hayvan üzerinde yapılan deney sonucu elde edilen bilimsel veriyi tüm canlıların yararına kullanmaktır. Bilimsel olmayan metodlarla hayvanlara işkence çektirilmesi, canlarının yakılması, onlara ızdırap çektirilmesi yoluyla deney yapılması, aslında bu kanun kapsamına göre hayvan haklarına tecavüzdür ve suç olarak kabul edilir. Türk Ceza kanunu ile orantılı olması için aynı oranda hapis cezası uygun görülmüştür. Bu deneyi yapan kişi, veteriner ise ruhsatının öncelikle bir yıl boyunca iptali, tekrarında ise tamamen iptal edilmesi gerekir. Bu eyleme karışan diğer kişilere de, 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezası verilmesi gerekir. Ayrıca verilecek idari para cezasının miktarı da, cezanın caydırıcılığı bakımından arttırılmıştır.
g) 10’uncu maddede belirtilen hayvan ticareti izni almayanlara ve bu konudaki yasaklara ve yönetmelik hükümlerine aykırı davrananlarahayvan başına, iki bin beş yüz Yeni Türk Lirası idari para cezası ve bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası,
(Ek Cümle) İşletme ruhsatları, İl Çevre Müdürlüğünce derhal iptal edilir ve bir daha aynı konuda ne burayı işleten gerçek kişilere ne de burayı işleten şirketin ortaklarına bir daha bu konuda ruhsat verilir.
GEREKÇE :
Hayvan kaçakçılığının teşvikinde en önemli sorunlardan birisi, hayvan sağlığı koşullarına uymayan “pet-shop” adında çalışan işletmelerdir. Bu işletmeler, satmış oldukları yavru hayvanları hem faturasız, hem menşei şehadetnamesiz hem de aşıları olmaksızın sağlık sorunları ile birlikte satmakta, sonradan da sorumluluk kabul etmemektedirler. Çoğu, denetimsiz olan ve yüksek kar marjları ile çalışan bu yerler, aslında insan sağlığını da tehdit eden bu hayvanların satışını, yaptırımların ve denetimlerin etksiz olması nedeniyle, istedikleri gibi yapabilmektedirler. Hayvanlar, bulundukları kafeslere sığmamakta, çoğu zaman maliyetleri artmasın diye almaları gereken besin, su gibi temel ihtiyaçları karşılanmamakta, hijyenik olmayan daracık ortamlarda tutulmakta, belirli bir süre sonra kafeslere sığmayınca da sokaklara bırakılarak tekrar sokak hayvanı populasyonunun artmasına neden olunmaktadır. Bu nedenle, gerekli tedbirleri almayan bu işletme sahiplerine, hem idari para cezası verilmesi, hem gerekiyorsa hapis cezası verilmesi, hem de bir daha bu işle iştigal etmemeleri için ruhsatlarının iptal edilmesi gerekir.
h) (Değişik Fıkra) 11’inci maddenin birinci fıkrasındaki eğitim ile ilgili yasaklara aykırı davrananlara ikibinbeşyüz Yeni Türk Lirası para cezası, ikinci fıkrasına aykırı davrananlara hayvan başına ikibinbeşyüz Yeni Türk Lirası ve üçüncü fıkrasına aykırı davrananlara iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası,
GEREKÇE :
Bu yaptırımlar, özellikle hayvanları, kumar, eğlence ve gösteri amaçlı dövüştürenlere, onların haklarını ihlal edip tecavüze uğratanlara, onlar üzerinden haksız kazanç sağlayan kişilere karşı verilen idari para cezalarını kapsayacağından ve bu işi kumar amaçlı ya da zevk için yapanlara karşı etkisinin, daha da caydırıcı olması açısından para cezalarının bir misli arttırılmış, özellikle bu işi kumar oynatarak ya da gösteri amacıyla yaparak ekonomik çıkar sağlayanlara ise hapis cezası öngörülmüştür.
ı) (Değişik Fıkra) 12’nci maddenin birinci fıkrasına aykırı hareket edenlere hayvan başına beş yüz Yeni Türk Lirası para cezası ; ikinci fıkrasına aykırı hareket edenlere hayvan başına bin iki yüz elli Yeni Türk Lirası idari para cezası, üçüncü fıkrasına aykırı hareket edenlere iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası,
GEREKÇE :
12. maddeye eklenen son fıkraya göre, Dini amaç ve et hayvanı olarak tüketim amacı dışında bir amaçla hayvan kesmek ve kesim hayvanı statüsü dışındaki herhangi bir hayvanı kurban etmek veya kesmek, yasak olarak düzenlenmiştir. Türk örf ve adetlerine göre, bu hayvanları (at ,eşek, kedi, köpek, vs.) kesmek ve tüketim amacı olarak topluma sunmak toplumsal infial yaratacak niteliktedir. Dolayısıyla, idari para cezasının artırılması gerekir. Bu maddenin uygulanması, bu kanunun 28. maddesinin k fıkrasının uygulanmasına da halel getirmemeli, şüpheli, aynı zamanda bu maddeden dolayı da ceza almalıdır. Hayvanların da eziyet görmeme haklarının olduğu, dünyadaki tüm modern hukuk sistemlerinde kabul edilmekle birlikte hayvanlara karşı işlenen suçlar artık “kabahat” olarak değerlendirilmemektedir. Bu nedenle, idari para cezası yerine, alt limiti olan bir yıl hapis cezası öngörülmüştür.
j) (Değişik Fıkra) 13’üncü maddede belirlenen öldürme metotları ile ilgili hükümlere aykırı davrananlara öldürülen hayvan başına beş yüzYeni Türk Lirası idari para cezası, aykırı davranışların işletmelerce gösterilmesi halinde öldürülen hayvan başına bin iki yüz elli Yeni Türk Lirası idari para cezası, üç ve dördüncü fıkralarına aykırı hareket edenlere, öldürülen hayvan başına, bin beş yüz Yeni Türk Lirası idari para cezası.
GEREKÇE :
Bu kanunun temeli, hayvanlara yaşam hakkı vermek olduğuna göre, bir hayvanın canının alınması gibi hassas olan bir hususun, kamuoyu vicdanına en uygun şekilde olması, bu işin en acısız şekilde gerçekleşmesinin sağlanması gerekir. Gerekçesi net olarak 13. madde de açıklandığı üzere, bu maddeye karşı aykırı davrananların da idari para cezalarının artırılması uygun görülmüştür.
k) 14’üncü maddenin (a) bendine aykırı davrananalara, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. Aynı muamelenin, belediye ait bir hayvan bakımevinde gerçekleşmesi halinde, o belediyenin veteriner işleri müdürü, ihale özel bir şirkete verilerek işletiliyorsa şirket yetkilileri de aynı hükümler çerçevesinde yargılanır; (b), (c), (d), (f), (g), (h), (ı), (j) ve (k) bentlerine aykırı davrananlara, beş yüz Yeni Türk Lirası idari para cezası; (f) ve (l) bentlerine aykırı davrananlara, hayvan başına, iki bin beş yüz Yeni Türk Lirası idari para cezası ve iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası verilir, kesilmiş ve canlı hayvanlara el konulur. (Ek Cümle) El konulan canlı hayvanların, bir hayvan bakımevine nakli sağlanır. 14/a maddesine aykırı davrananlara, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile birlikte ikibinbeşyüzyenitürklirası adli para cezası verilir.
GEREKÇE :
Hayvanlara, kasıtlı olarak kötü davranmanın, acımasız ve zalimce işlem yapmanın, hayvanları dövmenin, aç ve susuz bırakmanın, aşırı soğuğa ve/veya sıcağa maruz bırakmanın, bakımlarını ihmal etmenin, fiziksel ve psikolojik acı çektirmenin cezası, idari para cezası olamaz. Bu kanunun kimi hükümleri, Kabahatler Kanunu çerçevesi içinde değerlendirilse de değişen toplum dinamikleri, kamuoyunun artık tüm canlılara karşı daha duyarlı olmasını getirmiş, cezaların daha etkili olmasını gerektirmiştir. Burada bahsi geçen suç, hayvanlara karşı hukukta tanımlanan “kötü muamele” olmayıp; onlara, kanun koyucunun da belirttiği gibi acımasızca davranılması, insan olmanın getirdiği güç ve ayrıcalık kullanılarak işkence edilmesidir. Hayvanların bir bakımevinde sorumluluğunu üstlenen belediye, veteriner işleri müdürü ve eğer varsa özel şirket yetkilileri de, aynı kapsam içinde sorumludur.
Hayvanların da eziyet görmeme haklarının olduğu, dünyadaki tüm modern hukuk sistemlerinde kabul edilmekle birlikte hayvanlara karşı işlenen suçlar “kabahat” olarak değil, SUÇ olarak değerlendirilmektedir.
Ayrıca, ekonomik gücü yerinde olan birisine verilebilecek bir para cezası, kimi zaman teşvik anlamına bile gelebilecektir. Kaldı ki, mevcut TCK 151/2 maddesi, sahipli hayvanın öldürülmesi halinde, 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezası düzenlemiştir. Kanun koyucunun, hapis cezasının alt sınırını, 4 ay olarak belirlemesinin nedeni; büyük olasılıkla, bu cezanın ön ödeme ile geçiştirilememesi ve sanığın işlemiş olduğu bu suçun, muhakkak sabıkasına işlenmesi olmalıdır. Buradaki yasa değişikliği teklifi ile aynı anda uyumlu olarak TCK 151/2 maddesinin de değiştirilmesi gerekir.
Aynı şekilde bu teklife eklenen 14/a maddesine göre (kendi hayvanına eziyet yapan kişiye de) bu yasadaki diğer maddelerle uyumlu olmak üzere, hapis ve adli para cezası verilmesi gerekir. İşlenen fiil kabahat olmayıp cürüm olması, savcılık ve mahkemelerin re’sen görev alanlarında değerlendirilmesini ve failin de buna göre yargılanmasını icap eder.
l) RTÜK'ün takibi sonucunda 20 nci maddeye aykırı hareket ettiği tespit edilen ulusal radyo ve televizyon kurum ve kuruluşlarına öncelikle uyarı verilir. Üçüncü uyarıdan sonra da ihlaline devam eden televizyon ya da radyo kurumuna, maddenin ihlal edildiği her ay için ulusal televizyonlar için elli bin Yeni Türk Lirası, ulusal radyolar için onbin Yeni Türk Lirası, hayvan refahı kapsamında kullanılmak üzere idari para cezası verilir ve RTÜK’ün uygun göreceği üç gün için prime time döneminde, RTÜK’ün belirleyeceği en az yarım saatlik doğa, çevre ve hayvan sevgisi ile ilgili eğitici program yayınlattılır. Bundan sonra ihlalin devam ettiği her uyarıdan sonra, aynı ceza tekrarlanır. Alınan bu bedeller, hayvan refahında ve eğitici yayınlarda kullanılmak üzere RTÜK tarafından çevre ve orman bakanlığının bu konuyla ilgili bütçesine aktarılır.
Yerel radyo ve televizyonlardan da, o bölgenin mülki amirinin takdirinde olmak üzere yeteri kadar hayvan ve doğa sevgisini aşılayacak, eğitici yayın yapılması istenir.
GEREKÇE :
Yayın organlarının, aynı zamanda eğitim kuşaklarında hayvan ve doğa sevgisi aşılayacak programlara yer vermemeleri ya da bunlara, izlenme oranı çok düşük yayın saatlerinde yer vermeleri, özellikle milyon dolarlarla ifade edilen bütçeleri elinde bulunduran çoğu şirket için burada belirlenen cezai yaptırım, çok semboliktir, hiçbir yaptırımı ya da caydırıcılığı yoktur. Bu nedenle, idari para cezasının daha makul düzeye çıkarılması gerekir. Üç uyarıya rağmen, prime time’da ya da normal sürelerde, yasanın aradığı yayını yapmayan televizyon ya da radyolara hem para cezasının verilmesi hem de yasada belirtilen süre çerçevesinde, prime time’larda RTÜK’ün belirleyeceği hayvan ve doğa sevgisi ile ilgili yayınların yapılmasının sağlanması gerekir. Ceza olarak alınan bedeller, hayvanların refahı, kısırlaştırılması gibi konularda kullanılmak üzere çevre bakanlığına aktarılır.
m) 21’inci maddeye aykırı hareket edenlere hayvan başına iki yüz elli Yeni Türk Lirası idari para cezası
(Ek Cümle) Trafik ceza kayıtlarına islenir.
GEREKÇE :
Bir hayvanı trafik kazası sonucu yaralayıp bakımını yaptırmayarak onun ölümüne sebep olan kişinin, trafik kaydına muhakkak işlediği suçun cezasının işlenmesi, trafikte bulunan sürücülerin, daha hassas olmasını, hayvanlara bir “mal” olarak değil de “can” olarak bakmasınının gerekliliğindendir.
n) (Değişik Fıkra) 22’nci maddeye uymayanlara, mevcut hayvanat bahçelerinde, kötü şartlarda barındırdıkları ya da sergiledikleri hayvanlar için buranın bakımından sorumlu olanlar için savcılık görev ihmali nedeniyle, Türk Ceza Kanunu kapsamında görev ihmali nedeniyle re’sen dava açar.
o) 23’üncü maddeye aykırı hareket edenlere hayvan başına, iki bin beş yüz Yeni Türk Lirası idari para cezası
GEREKÇE :
Bu kanun değişikliğinin en büyük amaçlarından birisi, yurda kaçak olarak giren, özellikle de yurtdışına kontrolsüz olarak çıkartılan ve nereye gittiği tam olarak bilinemeyen sokak hayvanlarının, kaçak ve kontrolsüz ticaretini engellemektir. Bu durum detaylı olarak özellikle Geçici 3. maddede gerekçelendirilmiş ve teklif maddesi haline getirilmiştir.
p) (Ek Fıkra) Bu Kanunda yazılı hayvan haklarını ihlal eden eylem, toplumsal infial yaratmış ise, ayrıca üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. Bu suç şikayete bağlı olmayıp Cumhuriyet Savcılarınca, re’sen soruşturulur. Ayrıca bu suçu işleyen kişinin, özgürlüğü bağlayıcı cezası sona erdikten sonra en az bir yıl boyunca devlete bağlı bir psikolojik tedavi merkezinde müşahede altına alınması gerekir.
GEREKÇE :
Her ne kadar idari para cezaları, hukukta düzenlenmiş bir çeşit yaptırım olsa da hayvan haklarına karşı işlenen suçların cezasının, para cezası olması, bu kanunun yaptırımının olmaması anlamına gelir. Çünkü, ekonomik gücü yerinde olan birisine verilebilecek bir para cezası, kimi zaman teşvik anlamına bile gelecektir. Kaldı ki mevcut TCK 151/2 maddesi ile sahipli hayvanın öldürülmesi halinde, 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezası düzenlenmiştir. Kanun koyucunun, hapis cezasının alt sınırını, 4 ay olarak belirlemesinin nedeni, büyük olasılıkla, bu cezanın ön ödeme ile geçiştirilememesini ve sanığın işlemiş olduğu bu suçun sabıkasına muhakkak işlenmesini sağlamak olmalıdır.
Bu suçların kovuşturulması re’sen cumhuriyet savcılıklarınca yapılıp sonuçlandırılmalıdır. Suçun takibi, şikayete bağlı olmamalıdır. Suç duyurusunda, suçtan zarar görenlerin olduğu gibi, durumu bizzat gören kişiler ile il hayvan ve haklarını koruma kurulları ve bu konuda çalışan vakıf - dernekler de suç duyurusunda bulunabilmelidir. Mağdur olan hayvan sahibi, şikayetinden vazgeçtiği takdirde, zarar gören taraf ve ülke genelindeki hayvanları koruma dernekleri, diledikleri takdirde bu davalara müdahil sıfatıyla katılabilmelidir.
Bu maddenin (b) bendinde atıfta bulunulan 5 inci maddenin birinci, ikinci ve beşinci fıkraları ile (o) bendi dışında kalan fiillerin, veteriner hekim, veteriner sağlık teknisyeni, hayvan koruma gönüllüsü, hayvan haklarını koruma derneği üyeleri, hayvan haklarını koruma vakfı üyeleri, hayvan toplama, gözetim altına alma, bakma, koruma ile görevlendirilmiş olan kişilerce işlenmesi halinde verilecek ceza iki kat artırılarak uygulanır.
Bu maddede yazılı idarî para cezaları, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, o yıl için 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır.
(Ek Madde)
Bu cürümün kamu görevini yerine getirenler tarafından işlenmesi
MADDE 28/A - İşbu kanundaki yasaklara karşı hareket eden kişiler, bu kamu görevini ifa ederken ya da bu sıfat altında yapmışsa veyahut azmettirmiş ya da doğrudan veya dolaylı sözlü ya da yazılı emir vermişse, verilen hapis cezaları ve idari cezaları bir misli arttırılır.
GEREKÇE :
Hayvan haklarına karşı işlenen suçlar, kişiler tarafından olabildiği gibi kamu otoritesindeki yetkisini kullanan tüzel kişiler ya da orada çalışan görevli kişiler tarafından da haksız ve hukuka aykırı bir biçimde kullanılabilmektedir. Hayvan hakları; eğer bu kişiler ya da azmettirenler tarafından her ne şekilde olursa olsun ihlal edilirse, verilecek cezalar bir misli oranında arttırılmıştır.
BEŞİNCİ KISIM
ÇEŞITLI, SON VE GEÇICI HÜKÜMLER
BİRİNCİ BÖLÜM
Çeşitli Hükümler
Birden fazla hükmün ihlâli
MADDE 29. - Bu Kanunda suç olarak öngörülen fiiller başka kanunlara göre de suç ise, en ağır cezayı gerektiren kanun hükümleri uygulanır.
Fiili ile bu Kanunun birden fazla hükmünü ihlal edenlere daha ağır olan ceza verilir.
Fiillerin tekrarı
MADDE 30. - Bu Kanunda, ceza hükmü altına alınmış fiillerin tekrarı halinde para cezaları bir kat, daha fazla tekrarı halinde üç kat artırılarak verilir.
İKİNCİ BÖLÜM
Son ve Geçici Hükümler
Saklı hükümler
MADDE 31. - 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu, 4631 sayılı Hayvan Islahı Kanunu ile 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu hükümleri saklıdır.
(Ek Fıkra) Bu kanunun yürürlüğe girmesiyle, 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununun 18. 34. ve 36. maddeleri yürürlükten kalkacaktır.
GEREKÇE :
3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu, hayvan itlafını kanuni hale getirmektedir ve bu kanunun ruhu ile diğer kanun çelişmektedir. 3285 sayılı Kanunun ilgili maddelerinin kaldırılması halinde, özellikle bu Kanunun 6. maddesinde olması gereken alternatif yöntem, anlatılmıştır. Anılan kanunun ilgili maddeleri, asıl amacı hayvanları korumak olan bu kanun ile tamamen çelişmekte, hayvan haklarını bir “şüphe” uğruna yok saymakta ve acımasız bir kıyıma dönüşebilecek harekete neden olmaktadır. Bu nedenle, 3285 sayılı Kanunun bu maddeleri, kaldırılmalıdır. Amaç, hayvanları ortadan kaldırarak çözüme ulaşmak değil, bilakis onlarla beraber toplumsal çözüm sağlamaktır. Bunların yerine kaim olmak üzere zaten bu kanunun 6. maddesinde nasıl davranılacağı ve hareket edileceği belirlenmiştir. Bir yandan Hayvan Hakları Kanunu düzenleyip diğer yandan büyük bir istisna bırakarak “şüphe halinde dahi” toplu itlaflara, zehirlemelere izin vermek, kanunlar arasındaki başka bir tezatı oluşturacaktır. Kuduz ve benzeri sağlığı tehdit eden bulaşıcı hastalıklar nedeniyle, bu kanunun 6. maddesi ve bu maddeye bağlı olarak yayınlanacak yönetmelikler, ortaya çıkacak boşluğu dolduracaktır. O nedenle bu kanun ile 3285 sayılı kanunun 18, 34 ve 36. maddelerinin bu kanun ile yürürlükten kaldırılmaları gerekir.
GEÇİCİ MADDE 1. - Bu Kanunun 14 üncü maddesinin (l) bendinde belirtilen hayvanlardan, yurda bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce sokulmuş olanların sahipleri; üç ay içerisinde hayvan koruma kurullarına bildirimde bulunarak bunları kayıt altına aldırmak; altı ay içerisinde kısırlaştırarak kısırlaştırıldıklarına ilişkin belgeleri il hayvan ve haklarını koruma kurullarına teslim etmek zorundadırlar.
GEÇİCİ MADDE 2. - Bu Kanun gereğince çıkarılması gerekli bulunan yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde hazırlanır.
GEÇİCİ MADDE 3. - Bu Kanunun yürürlüğe girmesi ile her türlü ev ve süs hayvanının ithal ve ihracı, insan sağlığının korunması ve hayvan popülasyonunun kontrol altına alınabilmesi için 10 yıl müddetle yasaklanmıştır. Buna aykırı hareket edenlere ve şeriklerine, hayvan başına, üç bin Yeni Türk Lirası idari para cezası verilir. Tekerrüründe ise ceza üç kat arttırılır. Bu suçu işleyenler, kamu görevlisi ise ceza bir kat arttırılır. Kaçakçılık mevzuatı kapsamında yargılama hükümleri ayrıktır.
GEREKÇE :
Özellikle yurda giren kaçak hayvan ithalatının önü kesilmediği sürece ve bunlara talebi körükleyen pet-shop’lar denetlenmediği sürece (hatta bunlara gelişi güzel ruhsat verildiği sürece) yapılan çalışmalar aslında küçük iyiniyetli hareketler ve akıntıya karşı kürek çekmek olarak kalacaktır. Çünkü hayvan popülasyonu, bir şekilde kontrol altına alınmaz ise tüm yapılan çalışmalar boşa gidecek, Hakları korumak da savunmak da zorlaşacaktır.
Gelişmiş ülkelerin kendi memleketlerine insan bile sokmadan önce ne kadar tedbirli davrandıkları, insanlara vize, hayvanlara karantina ve aşı karnesi uygulamaları, hatta her türlü bitki tohumu girişinin bile sıkı denetime tabi tutulduğu, malumunuzdur. Halbuki bizde, bunu bir türlü uygulayamadığımız için, ev ve süs hayvanı ticareti yapanların, sırf ekmek parası kazanması için bu ticareti yapmalarına göz yumduğumuz için ve kontrol ile denetim mekanizmalarımızın gereği gibi çalışmayıp sırf kanunlarda kelime babında kaldıkları için hayvanlarla ilgili ortaya çıkacak hiçbir problemin önüne geçilememekte, üstelik hayvan barınaklarındaki çok kötü görüntülerin ortaya çıkması da engellenememektedir.
Özellikle, eski doğu bloku ülkelerinden ülkemize bu süs ve ev hayvanları yoğun bir şekilde girmekte, hatta bizim ülkemiz için özel üretim yapılmaktadır. Bunları çok ucuz fiyata mal eden bu kişiler, ülkemizin hem sağlık, hem de hayvan populasyon kontrolünü bozmaktadır. Yurt içinde satış yapanlar ise faturasız satış yaparak hem vergi ödememekte, hem de bu hayvanları uygun fiyatlara satmaktadır. Satılan bu hayvanlar ise geçici bir heves olarak alındığından bir kaç yıl içinde ya barınaklardaki olumsuz koşullara terk edilmekte ya da belediyeler tarafından itlaf veya zehirleme gibi korkunç sonlara mahkum olmaktadırlar.
Öte yandan, aynı şekilde yurtdışına tırlarla ve gemilerle kaçak olarak kürk üretimi nedeniyle kedi ve köpekler kaçırılmakta, çok kötü ortamlarda istiflenmekte, yurtdışında da büyük olasılıkla bu hayvanların kürkünden faydalanılmakta, hatta hayvanların üzerinden uyuşturucu kaçakçılığı bile yapılmaktadır. O nedenle, her koşulda hem giriş hem çıkış sıkı şekilde kontrol altına alınmalı, kanunun yürürlüğe girdiği andan itibaren sınırlama getirilmelidir.
Bu kanunun, belki de en önemli maddesi bu geçici 3. maddedir. Hayvan ticareti 10 yıl boyunca, nüfus, kontrol altına alınana kadar, kesinlikle yasaklanmalı, diğer tedbirlerle ve
Aşılama, kısırlaştırma, micro chip – kayıt altına alma gibi yöntemlerle, uzun vadede, belki sokak hayvanı ve barınakların da ortadan kaldırılacağı öngörülmektedir. Yurda giren her 6 çift kedi ve köpekten, üreme sonucu, 6 yılda, 60 bin kedi köpek oluşmaktadır. Bu ticarete göz yuman görevliler hakkında da bu nedenle cezalar bir misli arttırılmıştır.
Yürürlük
MADDE 32. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 33. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.